Video Metni:
Artık hayatımızın büyük bölümünü dijital bir dünya içinde yaşıyoruz. Veriler bu dijital dünyanın yapıtaşları. İnternette yaptığımız her hareket, arama, dosya yükleme ve indirme, paylaşma, yorum yapma, hatta her tıklama veriye dönüşüyor ve milyonlarca insanın ürettiği bu veriler birikerek büyük veriyi oluşturuyor.
Büyük veri, dün bilgisayarlar, tabletler, GPS’ler ve akıllı telefonlar aracılığıyla toplanıyor, işleniyor ve dağıtılıyordu. Bugün ise bunlara televizyonlar, saatler, akıllı sensörler sayesinde tüm ev aletleri ve çok çeşitli giyilebilir teknolojiler ekleniyor. Bu cihazlar bizimle ilgili her şeyi veriye dönüştürerek büyük veriyi devasa boyutlara ulaştırıyor.
Bu büyük veri içinde, yediğiniz yemekler, ilgi alanlarınız, tüm alışverişleriniz, EKG sonuçlarınız, güvenlik kamera görüntüleriniz, sesli mesajlarınız, ne zaman nerede olduğunuz, sosyal medya paylaşımlarınız ve hayatınızla ilgili aklınıza bile gelmeyen birçok detay var. Devlet kurumları bu büyük veriyi size daha iyi hizmet edebilmek için ve sizi takip edebilmek için kullanıyor. Firmalarsa daha iyi servis üretmek için, çoğunlukla daha çok satış yapabilmek için büyük veriden faydalanıyor.
Büyük veri şu an yeterince işlenmiyor. Daha güçlü makinelere, daha zekice yazılmış algoritmalara ihtiyaç duyuyor. Henüz yolun başındayız ancak çok hızlı mesafe katederek, çok daha fazla veriyi, daha hızlı analiz eden makineler yapılıyor. 5-10 yıl içinde insan beyniyle eş değer hızda işlem yapabilen bilgisayarların ortaya çıkabileceği öngörülüyor. İnsan beyninin büyük veriyi işleyen bir bilgisayara dönüştürülebilmesi de olası.
Bu olduğunda bilgisayarlar, çok daha fazla veriyi işleyerek, kategorize ederek ve kararlar vererek, sağlık hizmetlerini, kamusal hizmetleri, alışveriş deneyimlerini, ev ve iş hayatını, şehir yönetimini mükemmelleştirecekler. Makineler hepimizin kusursuz bir profilini oluşturup, ne zaman neye ihtiyacımız olursa, onu bize sunmak için hazır olacaklar.
Ancak bu durum şu soruları beraberinde getiriyor: Büyük veri özel hayatımızı, mahremiyetimizi yok ederek, bizi sürekli kontrol altında tutan mekanizmaları mı geliştirecek? Ya da şeffaflığı, izlenebilirliği, hesap verilebilirliği arttırarak insani gelişimi mi sağlayacak?
Artık dönüş yok. Bunu hep birlikte göreceğiz.