“Milatan önce 50 yılı. Galya tamamen Romalıların işgali altındadır. Hemen hemen… Yenilmez Galyalıların yaşadığı küçük bir köy, işgalcilere hâlâ kafa tutmaktadır…”
Yarım yüzyıl önce Asteriks’in ilk macerası bir Galya haritası üzerine yazılmış bu satırlarla başladı. Haritada bir bölge büyüteç altına alınmıştı. Bu bölge, yenilmez Galyalıların yaşadığı, etrafı tahta çitlerle çevrilmiş deniz kıyısında küçük bir köyü, ve etrafını kuşatan Roma garnizonlarını gösteriyordu. Bu bölgede Asteriks ve arkadaşları köyde mutlu ve huzurlu bir hayat sürerken, Romalı lejyonerler her an Galyalılardan dayak yeme endişesi içinde yaşarlar. En mutsuz Romalı ise, tüm Dünya’ya hükmederken küçük bir köyü ele geçirmeyi başaramayan Roma İmparatoru Sezar’dır. 50 yıla yayılan 33 macera boyunca Sezar’ın yüzü hiç gülmez.
Galyalıların gücünün sırrı, köyün büyücüsü Büyüfiks’in (Fransızca orijinalinde Panoramix) hazırladığı, içene insanüstü güçler kazandıran sihirli bir iksirdir. Bu iksiri içen Galyalılar bir süreliğine yenilmez bir kuvvete sahip olurlar ve köylerini ele geçirmeye çalışan Romalı lejyonerlere sağlam bir dayak atarlar. Köyün en savaşçı, en zeki Galyalısı olan Asteriks bu mücadelenin baş kahramanıdır. Bu ufak tefek kahraman her macerada, en zor görevleri üstlenir ve sorunları çözer. Ona köyün menhir (dikilitaş) yontucusu, kavga sever, kızarmış yabandomuzu düşkünü Oburiks (Fransızca orijinalinde Obelix) eşlik eder. Asteriks’e göre dev gibi bir cüssesi olan Oburiks’in köpeği İdefiks de çoğu kez onlarla birliktedir. İdefiks Dünya’nın tek çevreci köpeğidir ve ne zaman kesilmiş bir ağaç görse baygınlık geçirir. Köyün cesur şefi Toptoriks (Fransızca orijinalinde Assurancetourix) ve köyün ozanı Kakofoniks (Fransızca orijinalinde Abraracourcix) diğer yan kahramanlardandır.
Asteriks maceralarının diğer bir kahramanı da Roma İmparatoru Sezar’dır. Sezar her zaman görünmese de adı hep anılır. Aslında tüm maceraların temel gerilim kaynağı Sezar ve Sezar’ın Dünya’ya hükmetme arzusudur. Yoksa Galyalı köylüler sahip oldukları büyük gücü kendilerini savunmak dışında kullanmazlar. Başka ülkeleri fethetmek gibi amaçları yoktur. Tek istedikleri soğuk bira eşliğinde kızarmış yabandomuzu yiyerek şarkılar söylemek, eğlenmektir. Komşu kavimlerle ve Roma İmparatorluğu ile bir alıp veremedikleri yoktur. Aslında ne Roma İmparatorluğu için bir tehdittirler ne de köylerinin ekonomik ya da stratejik bir değeri vardır. Bu yüzden sadece göz hapsinde tutulmaları yeterlidir. Nitekim köyün etrafını kuşatan Romalı askerler de bu yenilmez Galyalılara bulaşmak istemezler. Onların ormanda bol bulunan yaban domuzlarını avlamalarına ses çıkarmaz, hatta onlarla karşılaşmamak için özel çaba gösterirler. Ancak Sezar’ın hırsı, emperyal bir devletin imparatoru olarak tüm Dünya’ya hükmetme arzusu, bu küçük Galya köyünün bağımsızlığına tahammül edemez. Her başarısız istila girişimi Sezar’ı daha da sinirlendirir. Sezar’a yaranmak isteyen komutanları Galya köyünü ele geçirmek için türlü planlar yaparlar ancak hepsi boşunadır. Sihirli iksirin verdiği güç karşısında hiçbir strateji başarıya ulaşmaz.
Asteriks maceraları eski çağda yaşanır ve Galyalılarla Roma İmparatorluğu’nun ilişkilerini konu alan tarihi bir çizgi roman gibi görünür. Görünür diyorum çünkü bu maceralarda tarih sadece bir zemindir. Üstünde coğrafyadan edebiyata, felsefeden sanat tarihine, dilbiliminden siyasete, diplomasiye, sosyolojiye ve ekonomiye kadar hayatın her alanından konulara ve kavramlara göndermeler bulunur. Güncel sorunlara değinilir, politik ve popüler figürlerle dalga geçilir. Asteriks senaryolarının yoğun bir tarihi araştırmayla yazıldığı bellidir. Ancak bir tarih çalışması olmadığı da bilinmelidir. Karakterler ve olayların kökeni tarihe dayansa da maceraların tümü kurgusaldır. Örneğin Sezar’ın Nil nehrine yaptığı üç aylık gezinin gizemi Asteriks ve Kleopatra macerasında çözülür. Roma’nın içinde bulunduğu ekonomik zorluklara Asteriks ve Kazan macerasında değinilir. Dönemin askerlik ve gemicilikle ilgili bilinmeyen sırları Asteriks ve Galya Kalkanı macerasında ortaya serilir. Spor tarihinin ilk doping olayı Asteriks Olimpiyatlarda macerasında gün yüzüne çıkarılır. Asteriks, maceralarında sadece Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalmamış, İsviçre, Belçika, Britanya, Almanya ve Yunanistan’a yaptığı yolculuklarla dönemin Kelt/Germen ve Grek kültürüne; Uzak Doğu’ya yaptığı gezilerle de Hint ve Acem kültürüne değinmiştir. Birçok eski tarih uzmanı Asteriks maceraları üzerine akademik düzeyde çalışmalar yapmıştır. Hatta maceralara kendini fazlaca kaptıran bazı araştırmacılar, Romalıların Galyalılardan gerçekten korktuğunu öne süren tezler ortaya atmışlardır.
Asteriks yazar-çizerleriyle de özdeşleşmiş bir çizgi romandır. Serinin yazarı Rene Goscinny 1926 yılında Fransa’da dünyaya geldi. Annesi Ukraynalı, babası ise Fransızdır. Babasının işi dolayısıyla iki yaşında taşındığı Arjantin’de güzel sanatlar eğitimi gördü ve bazı reklam ajansları için tasarımcı olarak çalıştı. Daha sonra dayısının çağrısına uyarak ABD’ye gitti. Bazı firmalarda çevirmen olarak çalıştı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra mizahçı olmak istediğine karar verdi ve ünlü mizah dergisi Mad’de yer almayı başardı. Ancak bulunduğu konumdan pek mutlu olmasa gerek, Belçikalı bir çizgi roman yayıncısı olan Georges Troisfontaines’tan teklif aldığında hiç düşünmeden kabul etti ve uzun yıllar ayrı kaldığı vatanı Fransa’ya geri döndü. Burada hayatının sonuna kadar ortak çalışacağı Albert Uderzo ile tanıştı. Uderzo 1927 yılında İtalyan asıllı bir ailenin çocuğu olarak Fransa’da dünyaya geldi. Küçük yaşlardan itibaren çizim yeteneği keşfedilse de asıl amacı uçak teknisyeni olmaktı. Ancak savaş buna izin vermedi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Paris’e yerleşen Uderzo çizer olarak geçimini sağlamaya başladı. Yaptığı çizgi romanlarla adını duyurdu. Georges Troisfontaines onu Fransa’da açacağı World Press adlı bir yayınevinin başına getirmek istedi. Goscinny ve Uderzo bir süre sonra burada tanıştılar; birlikte yaptıkları ilk çizgi roman Oumpah-Pah isimli 18. yy. Amerikasında bir Kızılderili kabilesinin hikâyesi oldu. Asteriks’in atası sayılan bu ilk çalışmadan sonra ikili bir daha hiç ayrılmadı.
Asteriks’in doğuşu daha sonraları birlikte yayımlamaya karar verdikleri Pilote adlı çizgi roman dergisinde oldu. İkili World Press’ten ayrıldıktan sonra birlikte kurdukları Edifrance adlı yayınevinde çalışmaya başladılar. O dönemde Fransız çizgi roman yayıncılığına hâkim olan görüş çizgi romanın çocuklara yönelik olarak tasarlanmasıydı. Tintin dergisinin sahibi Georges Dargaud bu görüşün en önemli savunucusuydu ve Fransa’nın en güçlü çizgi roman yayıncılarından biriydi. Goscinny ve Uderzo bu görüşe karşı çıkıyor, çizgi romanların yetişkinlere de hitap edebileceğini düşünüyorlardı. Hem çocukların hem de yetişkinlerin birlikte okuyabileceği bir çizgi roman yapabilmek hayalleriydi. Pilote dergisi için tasarladıkları ilk çizgi roman, Fransız halk masalı Reynard le Fox ile ilgiliydi. Bu çizgi roman kültürel referansları ve güncel siyasi olaylara atıflarıyla hem yetişkinleri cezbedecek hem de çocukları eğlendirebilecek kadar aksiyon ve mizah içerecekti. Ancak derginin çıkmasına iki ay kala bu masalların daha önce yapılan çizgi romanlarda konu edildiğini öğrendiler ve yeni bir fikir arayışına girdiler. O sıralarda Goscinny’nin eline Fransa’da okullarda okutulan Atalarımız Galyalılar isimli bir kitap geçti. O kitapta gördüğü Sezar ve Galyalıları karşı karşıya gösteren bir resim Goscinny’e ilham verdi ve Asteriks düşüncesi kafasında şekillendi.
Uderzo’nun çizdiği ilk eskizlerde Asteriks iri kaslı bir kahramandı. Ancak Goscinny’nin karakterde kaba kuvveti değil zeka ve kurnazlığı ön plana çıkarmak istemesi ile Asteriks ufak tefek bir kahramana dönüştü. Yine de Uderzo’nun ısrarıyla yanına yardımcı olarak iri kıyım Oburiks’i tasarladılar. Olayların geçeceği bölgeyi düşünürken Uderzo savaş sırasında sığındığı Fransa’nın batısında Atlantik kıyısında bulunan Bretagne bölgesini önerdi. Goscinny için bölgenin denize kıyısı olması yeterliydi çünkü kahramanlarını sık sık deniz yolculuklarına çıkarmayı planlıyordu.
Asteriks yayınlandığı ilk günden itibaren ilgi çekti. Maceraları her sayıda bölüm bölüm yayımlanıyordu. Ancak bir yıl kadar sonra bu yeni kahraman derginin yükünü tek başına çekemez oldu. Pilote zarar ediyordu, kapanma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Goscinny ve Uderzo dergiyi ve Asteriks’i sürdürebilmek için yayınevlerini Georges Dargaud’a satmak zorunda kaldılar. Böylece dergi, çizgi roman yayıncılığında karşı durdukları ilkeleri belirleyen büyük bir yayınevi tarafından satın alındı. Goscinny isteksizce editörlük görevini bıraktı ve Dargaud’nun çocukları hedefleyen yayın politikasını izlemek zorunda kaldı.
1961 yılında Asteriks’in ilk albümü çıktı. Pilote dergisinde yayımlanan maceraların birleşimi olan Galyalı Asterix (Asterix le Gaulois) büyük bir patlama yapmadı. Ancak büyük bir tempoyla çalışan Goscinny ve Uderzo yılda iki albüm çıkarıyorlardı ve Asteriks’in ünü her sayıda daha da yayılıyordu. 1965 yılı Fransa için Asteriks yılıydı. O yıl raflara çıkan Asteriks ve Kleopatra yüz binlerce adet satarken, Fransa uzaya gönderdiği bir uydusuna Asterix ismini verdi. Dönemin Cumhurbaşkanı De Guelle, Bakanlar Kurulu toplantısına Asteriks albümü ile geldi. Toplantı boyunca bakanlara Asteriks kahramanlarının isimleriyle seslendi. Artık Fransa’da Asteriks ve arkadaşlarından haberdar olmayan yok gibiydi.
Goscinny ve Uderzo yarattıkları kahramanın bu kadar sevilmesinden memnundular. Çalışmalarına hiç ara vermeden devam ettiler. Artık yayımlanan her yeni albüm milyonlarca satıyor, eski maceralar birçok dile çevriliyordu. Goscinny ve Uderzo bu parlak başarıları için çeşitli kereler ödüllendirilirken, Asteriks de popüler kültürün gözdesi olmuştu. Tavuk, peynir, hardal, domates sosu, soda, tatlı, deterjan ve daha birçok ürünün reklamında Asteriks ve arkadaşları kullanıldı. O kadar ki Uderzo sokaklarda Asteriks reklamlarının olduğu afişlerden bıkarak reklamlara sınırlama getirmeye karar verdi. O dönemde Paris’in en popüler eğlence biçimlerinden biri de kızarmış yaban domuzu partileri vermekti.
1974 yılında Goscinny ve Uderza bir animasyon stüdyosu kurarak Asteriks’in kahramanlarına hareket verdiler. Stüdyo Idefixe adını verdikleri animasyon stüdyosu Walt Disney stüdyolarını örnek alıyordu. Burada 8 tane Asteriks çizgi filmi yapıldı. Çok daha sonraları 1989’da Disneyland’i örnek alan Parc Asterix adlı bir oyun parkı da kuruldu. Asteriks’in 4 macerası sinemaya uyarlandı. Asteriks’in bu yükselişi 1977 yılında sekteye uğradı. Sağlığına çok düşkün olmasıyla bilinen, “…evet çok çalışıyorum ama kendimi öldürmeye de niyetim yok” diyen Goscinny doktor denetimde yapılan efor testi sırasında kalp krizi geçirerek öldü. Yakın dostu ve çalışma arkadaşını kaybeden Uderzo önceleri Asteriks’e devam etmek istemedi. Telif haklarının sahibi Drueno ile hukuki anlaşmazlıklara düştü ve kendi yayınevini kurdu. Ardından Goscinny’nin tamamladığı son senaryoyu, Asteriks Belçika adlı macerayı çizmeye koyuldu. Daha sonraları Uderzo kendi yazıp çizdiği dokuz Asteriks albümü daha yaptı. Ortağının anısına bu kitapların kapağında da Goscinny’nin adı yazıyordu.
Asteriks maceralarında yer alan kahramanlar, mekânlar ve bazı olaylar Eskiçağ tarihindeki gerçeklerle çoğu zaman örtüşür. Her senaryonun titiz bir araştırma sonucu yazıldığı bellidir. Öte yandan Goscinny bir tarih yazarlığına soyunmaz. Aksine olayları çarpıtır, kişilere zamanda yolculuk yaptırır, mizahî durumlar yaratmak adına olguları tersyüz eder. Nihai amacı eğlendirmektir. Goscinny’nin çizgi roman yazarlığı ve editörlüğü Fransa’da yeni bir dönem başlattı. Yazar bir yandan tarihten, mitlerden, edebiyattan beslenirken bir yandan da güncel olaylara, tanınmış kişilere, siyasi tartışmalara atıfta bulunan senaryolar yazıyordu. Sonuçta sadece çocukların ve gençlerin değil, her yaştan okuyucunun ilgisini çeken çizgi romanlar ortaya çıkıyordu. Üstelik editörlüğünü yaptığı diğer çizgi romanlarla kendisini izleyecek yeni yazarların yolunu açıyordu. Çizgi roman Fransa kitapçılarının en ön raflarında yer alıyor, en çok satanlar listesinde ilk sıralara çıkıyordu. Böylece çizgi roman yetişkinler dünyasında ciddiye alınan bir konum elde ediyor; önemli gazetelerde çizgi roman editörleri bulunuyor, üniversitelerde çizgi roman kürsüleri kuruluyor, ciddi müzeler çizgi roman sayfalarını ve eskizlerini sergiliyorlardı. Bugün çizgi romanın Fransa’daki saygınlığı ve konumunu edinmesinde Goscinny ve Asteriks’in rolü büyüktür.
Goscinny ne başardıysa Uderzo ile birlikte başarmıştır. Uderzo senaryonun oluşmasında her aşamada Goscinny ile birliktedir ve katkıda bulunmaktadır. Her macerada ortaya çıkan yeni karakterleri; siyasetçilere, oyunculara, gazetecilere benzeterek ve tasarlayarak, Goscinny’nin metinlerindeki referanslara katkıda bulunuyordu. Goscinny’nin ölümünden sonra Asteriks’in maceralarını bitirmeye niyetlenmiş ancak okuyucuların büyük baskısı üzerine senaryo görevini de üstlenerek albümlere devam etmiştir. Her ne kadar Uderzo’nun hikâyeciliği Goscinny kadar iyi olmasa da yayınlanan her yeni macera okuyucularını sevindirmiştir. Ancak Uderzo ile ilgili en ilginç durum usta çizerin renk körü olmasıdır. Uderzo yarattığı kahramanların dünyasını asla gerçek renkleriyle görememiştir.
Asteriks’in başta Fransa olmak üzere bütün Dünya’da sevilmesinin en önemli nedeni kuşkusuz Asteriks maceralarının eğlenceli oluşudur. Bununla birlikte çizgi romanın zeminini oluşturan, emperyal bir kuvvete karşı küçük bir köyün baş kaldırması teması kahramanların bu kadar sevilmesinde etkili olmuştur. Sınırsız bir güce sahip Sezar’ın karşısında Galyalı köylülerin başkaldırısı ve özgürlüklerini sonuna kadar savunmaları ve güçlünün, istilacının, sömürgecinin birkaç köylü karşısında düştüğü zavallı durumlar, Asteriks’in bütün Dünya’da ilgi görmesinin sebeplerinden biri olabilir. Gerçekten de çizgi romanda Galyalı köylüler neşeyi, yaşama sevincini, barışlı, farklılıkların birlikte kardeşçe yaşayabilmesini temsil ederklen, Roma İmparatorluğu ve Sezar, istilayı, varlık içinde bir türlü mutlu olamamayı, hırsı, tahakkümü ve kıskançlığı temsil eder. Romalıların bu durumunu bir türlü anlayamayan Galyalılar Oburiks’in ağzından durumu şöyle özetler: Delirant Isti Romani, Bu Romalılar Kafayı Yemiş!
Asteriks’in Fransa’da bu kadar çok sevilmesinin nedenlerinden biri de, sözcük oyunlarıyla Fransız tarihine, güncel siyasi olaylara ve popüler kişilere yaptıkları göndermelerdir. Goscinny dili çok iyi kullanarak Fransızca deyimler ve özlü sözlerle hikâyelerin mizahi yönünü güçlendirir. Ancak bu referanslar ve espriler çevirilere yeterince aktarılamazlar ya da bazı espriler Fransız olmayanlar tarafından anlaşılamaz. Asteriks’in İngilizce konuşulan ülkelerde diğer ülkelere nazaran daha az popüler olmasının altındaki neden, İngilizce çevirilerin fazlasıyla düz ve doğrudan olmasına bağlanır. Gerçekten de Asteriks çevirileri şiir çevirileri kadar zor kabul edilir. Çevirmenin sadece Fransızca bilmesi yetmez. Fransız tarihine, yaşayışına, espri anlayışına aşina olması da şarttır. Bununla birlikte Asteriks en çok dile çevrilen çizgi romanlardan biridir. Latince dâhil 103 dile çevrildiği bilinmektedir. Türkçe’de ise Asteriks’in serüveni 1968 yılında telif ödenmeden, illegal bir şekilde basılan yayınlarla başlamıştır. Bu yayınlarda çeviri özensiz ve hatta çeşitli eklemelerle milliyetçi bir üslupla yapılmıştır. Bücür ve Aster gibi isimlerle siyah beyaz yayımlanan bu Asteriks kitaplarından sonra ilk yasal çeviriler Kervan Yayıncılık tarafından Galyalı Asteriks’in Serüvenleri adıyla yayımlanır. Kitapların çevirisini Halit Kıvanç yapmıştır. Özellikle Halit Kıvanç’ın fazlasıyla Türkçeleştirdiği isimlerin ve esprilerin Asteriks’in Türkiye’de sevilmesinde önemli rol oynadığı söylenebilir. Kıvanç Obeliks’i Hopdediks, Panoramix’i Hokuspokus, sihirli iksiri Devegücütazıhızı şerbeti olarak çevirmiş. Bazı diyalogları ana düşünceyi bozmadan yerelleştirerek maceraların mizahî yönüne katkıda bulunmuştur. Örneğin, Asteriks ve Kelopatra macerasında, Kleopatra Sezar’a “Sen benim Mısır’ımı Emirgan’daki haşlanmış mısır mı sanıyorsun?!” diye bağırır. Sezar da “Üç ayda saray inşa etmek mi? Üç ayda belediyeden inşaat ruhsatı alamazsın!” der. Asteriks günümüzde Remzi Kitabevi’nin Kıvanç’a göre aslına daha sadık çevirileriyle yayımlanmaya devam ediyor. Asteriks’in 33 macerası da Türkçeye yeniden çevrilmiş ve yayımlanmıştır.
Asteriks’in 1995 yılında yayımlan Gökkubbe Başına Yıkılınca adlı albümüyle Uderzo artık yeni bir Asteriks macerası yayımlamayacağını açıklamıştı. Son olarak geçen yıl Asteriks’in 50. doğum yılı vesilesiyle yayımlanan Altın Kitap: Asteriks ve Oburiks’in Doğumgünü adlı albüm ile Uderzo artık Asteriks çizmeyeceğini duyurmuştur. Zaten son yıllarda konu bulmakta ve senaryo yazmakta sıkıntı çektiğini söyleyen Uderzo için bu son kitap bugüne kadar yayımlanmamış bazı kısa maceraların ve Goscinny’nin yayımlanmamış metinlerinin gün ışığına çıkması için bir vesileden ibarettir. Bununla beraber geçen yıl Asteriks’i telif haklarıyla birlikte Hachette Livre’ye devretmiş, ölümünden sonra yeni Asteriks maceraları yayımlanmasının da önünü açmıştır.
* Bu Romalılar Kafayı Yemiş
Mayıs, 2010, Varlık Dergisi