KONU:
“1995 yapımı “Kayıp Çocuklar Şehri”, yaşlanmanın getirdiği zaaflarla mücadele eden ve rüya göremeyen yaşlı bir adam olan Krank’ın (Daniel Emilfork) hikayesini anlatıyor. Rüyaların sonsuz yaşamın ve gençliğin sırrını barındırdığına inanan Krank, çocukların rüyalarını çalmak için klonlanmış adamlarını (Dominique Pinon) kullanır. Bu süreçte, 5 yaşındaki Denree’yi (Joseph Lucien) kaçırırlar. Denree’nin babası olan ve seyahat eden bir sirkte güçlü adam olarak çalışan One (Ron Perlman) ve 9 yaşındaki zeki arkadaşı Miette (Judith Vittet), Krank’ın adamlarını yenmek ve Denree’yi kurtarmak için bir araya gelirler.
YORUM (Spoiler İçermez):
“Kayıp Çocukların Şehri” kadar etkileyici bir anlatıya sahip az film izledim. Vizyoner Fransız ikili Marc Caro ve Jean-Pierre Jeunet tarafından yönetilen, 1995 yapımı bu Fransız başyapıtı, insan duygularının, rüyalarının ve ruhumuzdaki gölgelerin derinliklerine sürreal bir yolculuk.
Film rüyaların çalınması etrafında dönüyor; bu hem yenilikçi hem de derinlemesine metaforik bir konsept. Anlatı, kaybedilen masumiyet, insan varlığının kırılganlığı ve umudu yeniden kazanmak için ne kadar ileri gidilebileceği temalarını keşfeden karanlık bir masal gibi; korkutucu sahneler çocuksu bir neşe sarmalanmış.
Filmin her karesi, Darius Khondji’nin muhteşem sinematografisinin sepya tonunun etkisiyle, unutulmuş rüyaları anımsatan bir tablo gibi. Gölgelerin ve ışığın kullanımı, karmaşık set tasarımlarıyla birleşerek izleyiciyi hem tanıdık hem de ürkütücü bir şekilde yabancı hissettiren bir dünyaya taşıyor. Angelo Badalamenti’nin müziği, filmdeki hülyalı atmosferi mükemmel bir şekilde tamamlıyor. Prodüksiyon tasarımındaki steampunk etkisi anlatıya derinlik katıyor.
Kayıp Çocukların Şehri”, uyanırken yarıda hatırlanan bir rüya gibi iz bırakan benzersiz bir sinematik deneyim. Masumiyetin kaybı ve zamanın durdurulamaz ilerleyişi üzerine melankolik bir yansıma. Film, insanlığın karanlık yönlerini ortaya sererken içeriye umut ışığının sızmasına da izin veriyor. İzleyiciyi meydan okuyan, büyüleyen ve sonunda bu rüyaya nüfuz edebilenleri derinden etkileyen bir film. Puanım: 9/10
BONUS:
Film, 1995 Cannes Film Festivali’ndeki ilk gösterminden sonra eleştirmenlerden büyük övgüler alsa da, gişede hüsrana uğradı. Filmin bütçesi 18 milyon dolardı, ancak sadece 11 milyon dolar hasılat elde edebildi. Gişedeki fiyaskonun sebebi ise ünlü eleştirmen Roger Ebert’in sözlerinden saklı: “Konuyu anladığımı söylesem yalan olur.”
KÜNYE:
Yönetmen | Marc Caro, Jean-Pierre Jeunet |
---|---|
Yapımcı | Félicie Dutertre |
Senarist | Gilles Adrien, Jean-Pierre Jeunet |
Oyuncular | Ron Perlman, Daniel Emilfork, Judith Vittet, Dominique Pinon, Jean-Claude Dreyfus |
Müzik | Angelo Badalamenti |
Görüntü Yönetmeni | Darius Khondji |
Kurgu | Ailo August, Hervé Schneid |
Stüdyo | Le Studio Canal+ |
Yapım Yılı | 1995 |
Tür | Drama, Fantastik |
Süre | 112 Dakika |
Ülke / Dil | Fransa/ Fransızca |
FRAGMAN: