KONU:
“Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu”, Leyla (Türkân Şoray) adında herkes tarafından hayranlıkla izlenen bir Türk Sanat Müziği solisti ve onun saz ekibindeki üye, udi Cemal Bey (Ekrem Bora) arasındaki duygusal yakınlaşmayı ele alıyor. Cemal Bey’in ani ölümüyle başlayan hikaye, geleneksel bir doğrusal anlatım yerine, Leyla’nın geçmişe dönük hatırlamaları ve geri dönüşler aracılığıyla ilerliyor. Leyla, bu beklenmeyen kayıp sonucu içinde hissettiği açıklığı anlamlandırmak ve kabullenmek için Cemal Bey’in evine ziyarette bulunur, onun ailesi ve arkadaşlarıyla konuşarak yaşananları ve duygularını yeniden ele alır ve anlamlandırmaya çalışır.
YORUM (Spoiler İçermez):
Engin Ayça’nın yazıp yönettiği, “Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu” filmi, ünlü bir Türk Sanat Müziği şarkıcısı olan Leyla’nın, ud sanatçısı Cemal’in ölümünün ardından yaşadığı derin kimlik krizini ele alıyor. Filmde, geçmişle gelecek arasında gidip gelen bir anlatım tercih edilirken, yönetmen ‘anın’ önemini vurguluyor. Leyla ve Cemal arasındaki gizli aşk, Cemal’in vefatı sonrası Leyla’nın yaşadığı değişimle ortaya çıkıyor. Leyla, bu kayıpla kendi içsel bir dönüşümü deneyimliyor. Yönetmen, filmde şimdiki zamana odaklanan bireylerin karşılaştığı sorunlara ve Cemal karakterinin hayattayken fark edilmemesi üzerinden kültürel kimliklerin yitirilmesine dikkat çekiyor. Filmdeki platonik aşk öyküsü, türün gerekliliklerini karşılayan etkileyici bir hikâye sunarken, komedi ve melodrama sırtını dayamış olan Türk Sineması’nda önemli bir yere sahip. Film, başroldeki Türkân Şoray ile Ekrem Bora ve Gülsen Tuncer’in ödüllü performanslarıyla öne çıkıyor. Şoray’ın karakteri, Engin Ayça’nın hikayesi sayesinde farklı bir biçim ve içerik kazanırken, Bora ve Tuncer de karakterlerini sade etkileyici bir performansla canlandırıyorlar. Bazı sahnelerde vasat ve zorlama diyaloglar içeriyor. Aslında film bazı parlak anlarla vasat anlar arasında gidip gelen bir seyir izliyor. Özellikle Yıldız Parkı’nda geçen sahne, filmin en etkileyici bölümlerinden biri olarak kabul ediliyor. Film, aynı zamanda nesneler üzerinden dokunaklı anlar yaratmayı başarıyor ve seyirciyi, zamanın geçiciliği/kalıcılığı, insanın ve nesnelerin geçiciliği gibi temalar üzerinde düşünmeye itiyor. Puanım: 7,5
BONUS:
Film, 1991 28. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi 3. film seçildi. Aynı festivalde Ekrem Bora En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alırken, Gülsen Tuncer de En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü aldı. Film müzikleri ile de öne çıkıyor. Sözlerini Gülsen Tuncer’in yazdığı iki Melih Kibar şarkısı “Gönül Kuşum” ve “Mektuplar” filmin kozlarından biri. Filmde Şoray’ın yerine şarkıları söyleyen Semra İnanç, Korsika En İyi Müzik Ödülü birinciliği aldı.
KÜNYE:
Yönetmen | Engin Ayça |
---|---|
Yapımcı | Erhan Erzurumlu |
Senarist | Engin Ayça |
Oyuncular | Türkân Şoray, Ekrem Bora, Gülsen Tuncer |
Müzik | Melih Kibar |
Görüntü Yönetmeni | Ertunç Şenkay |
Kurgu | Mevlüt Koçak |
Stüdyo | Erka Film |
Yapım Yılı | 1990 |
Tür | Drama |
Süre | 100 Dakika |
Ülke / Dil | Türkiye / Türkçe |
FRAGMAN: