1 Kasım günü 20.000’e yakın Google çalışanı, şirketteki kadın çalışanların karşılaştığı taciz olaylarını protesto etmek için bir süreliğine iş bıraktı. Yedi çalışan tarafından organize edilen Gerçek Değişim İçin Grev adındaki bu eylem tüm Dünya’daki Google ofislerinde karşılık buldu. Dünyanın dört bir yanındaki çalışanlar, masalarına “Bugün masamda değilim, çünkü diğer arkadaşlarımla birlikte cinsel taciz, suiistimal, şeffaflık eksikliği ve herkese uygun olmayan işyeri kültürünü protesto etmek için iş bırakma eylemi yapıyorum” yazılı notlar bıraktı.
Eylemlerin çıkış noktası Google Android Projesinin başındaki Andy Rubin’in bir çalışanı cinsel ilişkiye zorlamasının ardından olayın ortaya çıkmasıyla birlikte istifaya zorlanması ve bunun için 90 Milyon Dolarlık tazminat önerilmesi oldu. Yapılan gösterilerde; “90 Milyon için işten sevinçle ayrılabilirim”, “Her gün sıkı çalışıyorum, bu yüzden Google, arkadaşımı taciz eden yöneticiye 90 milyon ödeyebiliyor” vb. pankartlar kullanıldı.
Dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Google’da çalışan eylemleri ilk değil. Daha önce de yine taciz vakalarıyla ilgili olarak protestolar yapılmıştı. Şirketin ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ile sürdürdüğü gizli yapay zeka projeleri ve Çin Devleti ile Google üzerinden yapılan aramaları sansürlemeye yönelik anlaşmalar da çalışanlar tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Google bu tepkiler karşısında her iki projesini de rafa kaldırdığını açıklamıştı. Ancak ilk defa Google çalışanları iş bırakma eylemi yaptılar ve bu durum Google’da bir sendikal hareketin başlangıcı olarak yorumlandı. “Sendika”, Silikon Vadisindeki dev teknoloji şirketleri için adeta ürpertici bir kavram, çünkü bilişim teknolojilerine hakim olan teknoloji çalışanlarının bu tür bir örgütlenmeye yönelmesi halinde mevcut sendikal pratiklerden çok daha etkili, yaratıcı ve sonuca yönelik eylemler ortaya konmasından çekiniliyor. Hatta bu tür örgütlenmelerin Sendika 2.0 gibi yeni bir sendikacılık pratiğinin doğmasına yol açabileceği öngörülüyor.
1 Kasım’da yapılan iş bırakma eylemine katılanların çoğunluğu kadın çalışanlarla dayanışma gösteren erkeklerden oluşuyordu. Google’da çalışanların %70’i erkek. Yönetici pozisyonunda bu oran %90’lara çıkıyor. Bu oranlar diğer büyük teknoloji şirketlerinde de benzer seviyelerde. Bu şirketlerde taciz vakalarının sık gerçekleştiği ve bunlardan birçoğunun kadın çalışanların kariyerlerini tehlikeye atmaktan korktukları için açığa çıkmadığı biliniyor. Üstelik çalışanın taciz olayını rapor etmesi durumunda, süreç hiçbir koşulda yargıya taşınmadan şirket içinde gizlilik içinde yürütülüyor. Bu gizliliğe özel hakemlik uygulaması deniyor. Bu anlamda yapılan eylemin tacize uğrayan kadın çalışanları cesaretlendirmek için önemli olduğu düşünülüyor. Eylemcilerin açıklamalarında; yöneticilerin; cinsiyet, ırk veya etnik kökene bakılmaksızın mobbing, taciz ve saldırı vakalarını bildirmekten kimsenin korkmadığı bir çalışma ortamı yaratılmasından sorumlu olduklarının altı çiziliyor.
Eylemciler şirket yöneticilerinden taleplerini içeren bir de bildiri yayınladılar. Bu bildiride; cinsel taciz, ayrımcılık ve ücret eşitsizliği ile mücadelede şeffaflık ve bu gibi durumlarda daha fazla çalışanın yetkilendirilmesi talep ediliyor. Bildiride ayrıca, “Google, çeşitliliği ve çoğulcu katılımı savunan bir dil kullanıyor, ancak sistematik ırkçılığı, ücrette eşitsizliği ve cinsel tacizi ortadan kaldırmak için harekete geçmiyor. Yeter! PR çalışmaları bunların önüne geçemez. Bizim şeffaflığa, hesap verilebilirliğe ve yapısal değişimlere ihtiyacımız var” ifadeleri yer alıyor. Protestocular bu taleplerin yanı sıra, olası bir cinsel taciz ve saldırı durumunda mağdurun dava açma hakkından feragat etmesini gerektiren “özel hakemlik” uygulamasına da son verilmesini istiyor.
Bu talepler karşısında, Google’ın CEO’su Sundar Pichai, son 2 yılda 13’ü üst düzey yönetici olmak üzere 48 çalışanlarını çeşitli cinsel taciz iddiaları sonucu işten çıkardıklarını açıkladı. Pichai, ayrıca personelin eylem yapma hakkını desteklediğini söyledi. Çalışanlara gönderdiği elektronik postada, “Birçoğunuzun hissettiği öfke ve düş kırıklığını anlıyorum” diyen CEO, ‘Google’da uzun zamandır devam eden bu meselede ilerleme kaydedilmesi için çaba harcayacağını’ ifade etti.
Özellikle çalışan memnuniyetine yönelik yaptığı uygulamaları (tasarım ofisler, yiyecek içecek ikramları, dinlenme alanları vb.) bir halkla ilişkiler kampanyası olarak sürdüren Google gibi teknoloji şirketlerinin karizması daha fazla katılım ve şeffaflığa yönelik çalışan talepleri karşısından çiziliyor. Bugüne kadar çalışanların protesto eylemleri karşısında pozitif bir tutum takınan Google yönetiminin protesto dozu arttıkça alacağı tavır, teknoloji şirketleri çalışanlarının örgütlenme sürecini de belirleyecek faktörlerden biri olacak.