James Carey Kültür Olarak İletişim (Communication as Culture) adlı kitabında iletişimi, “.. gerçekliğin üretildiği, süreklileştirildiği, transfer edildiği ve yeniden kurulduğu sembolik bir süreç.” [1] olarak tanımlar. Bu tanım ‘kültür kavramını’ içerecek kadar geniştir. Carey tanımı açimlar; iletişim gerçekliği üretir, çünkü buna zorunludur. Öncelikle olayların, nesnelerin ve süreçlerin varolduğu bir gerçek hayatın (hakikatin) olduğu kesindir. Bununla birlikte, bu gerçek hayatı betimlemeye çalışan dil ve sembollerden kurulu bir sistem vardır, çünkü gerçeklik insana verili değildir. insanoğlu onu ancak dil aracılığı ile yeniden üreterek tanımlayabilir. Dolayısıyla iletişim gerçekliği tanımlamak için sembolik formlar üreten, kullanan bir yoldur. Bu kavramsallaştırma Amerika kökenli iletişim çalışmaları ile Avrupa kökenli kültür çalışmaları arasındaki kuramsal farklılığı da gün ışığına çıkarır. Amerikan iletişim çalışmaları üzerinde büyük bir etkisi olan Şikago Ekol’ü bu tür bir kavramsallaştırmadan yola çıkarak, kültür ve toplum üzerine yaptıkları araştırmalarda iletişim biçimlerini ve iletişim teknolojilerini ön plana çıkarırlar. İletişim, bağımsız bir disiplin olarak ele alınır ve toplumsal düzeni, ve ilişkileri açıklama iddiası taşır. Fakat bu tür bir yaklaşım ideoloji, ekonomi gibi toplumsal süreçleri gözardı etme tehlikesi taşır. Çünkü iletişim kendi başına anlam üretmek, sürdürmek, yeniden üretmek gibi bir işleve sahip olamaz.
“(İletişim de), tüm (diğer) toplumsal, kurumsal, teknik, ekonomik ve siyasal ilişkiler (gibi) belirli bir anda anlaşılır anlamlar üretmek, kadın ve erkeklerin sıradan gündelik toplumsal etkinlikleri içerisinde dünya ile ilgili anlayış ve kavrayışlarını biçimlendiren, onları potansiyel toplumsal özneler olarak inşa eden ve dünya hakkındaki bilinçlerini oluşturma biçimlerini düzenleme etkisine sahip olan kültür şebekelerine ya da kültürel pratikler alanına girmek zorundadır.”[2]
İletişim toplumda anlam üretme konusunda önemli bir rol üstlense bile, anlamlar tümüyle toplumsal ilişki ve yapılar içerisinde varolabilirler. Belirli kültürel ve siyasi pratikler aracılığı ile, çeşitli toplumsal konulara eklemlenebildikleri ve toplumsal özneleri oluşturdukları ölçüde toplumsal olarak işlev görür ve işlerler. İletişim -ki kastedilen kitle iletişimidir, kültürün yayılması, üretilmesi, yeniden üretilmesi ve süreklilikleştirilmesi sürecinde bir araç olarak algılanacak, ve iletişim teknolojileri vurgusu ön planda tutulacaktır. Bu anlamda denileebilir ki; iletişim bir zemindir, kültür ise orada olandır. Kavramın anlamının bu şekilde daraltılması, kültür kavramı ile olan çelişkilerin üstesinden gelme amacını taşımaktadır. Bununla birlikte iletişim ya da iletişim teknolojileri ile kültür rarasındaki karşılıklı etkileşim gözardı edilmemelidir.
Referanslar
[1] Carey, J., (1989), A Cultural Approach to Communication, Commmunication as Culture içinde, syf: 23
[2] Hall, S., (1997), İdeoloji ve İletişim Kuramı, Medya Kültür Siyaset içinde, syf: 91