İnternet ve Gazetecilik: Dijital Çağda Gazetecilik Nedir, Gazeteci Kimdir?

yazan: Özgür Kurtuluş

2006 yılında ABD’de sürdürülen bir federal soruşturmada, The New York Times muhabiri Judith Miller kaynaklarını açıklamayı reddettiği için 85 gün hapis cezasına çarptırıldı. Haber kaynaklarının kendilerinin açıklama yapmasının ardından serbest bırakıldı. Ancak olay büyük bir toplumsal tartışmaya dönüştü ve gazetecilerin kaynaklarını açıklama zorunda bırakılmaması için yeni bir kanun tasarısı hazırlanmaya başlandı. O güne kadar ABD’de gazetecilerin kaynaklarını açıklama zorunluluğu 50 eyaletten sadece birinde vardı ancak eyaletler-üstü federal soruşturmalar için federal bir koruyucu kanuna ihtiyaç duyuldu. Kanun çalışmaları sırasında ‘küçük’ teknik bir soru tüm çalışmayı zora soktu: Gazeteci kimdir? 

Oxford İngilizce Sözlüğü’ndeki tanıma göre gazeteci, “gazeteler ya da dergiler için yazı yazan ya da radyo veya TV’de yayınlanmak üzere haber hazırlayan kişi”dir.  Yani gazeteciler yayıncılar için çalışmadıkları sürece gazeteci değil, yayıncılar da üretim araçlarına (gazete, radyo, TV) sahip değillerse yayıncı değillerdir. Bu tanım internet öncesi dönem için geçerliydi çünkü, yayıncılık pahalı bir işti, yayıncılar belirli kurumları ve bu kurumlar için çalışan insanları belirlemek kolaydı. Peki internetle birlikte herkesin yayıncı olabildiği ve yayınladığı her içeriği dünyadaki herkesle buluşturabildiği bir dönemde bu tanım ne kadar geçerli?

Wikipedia’daki tanım bugün için biraz daha geçerli: “Gazeteci, gazetecilik mesleğini icra eden; güncel olaylar, akımlar, konular ve kişiler hakkında bilgi toplayıp, olabildiğince tarafsız bir şekilde yayımlamaya gayret gösteren kişidir.”

Herkes yayıncı olabilirse, herkes gazeteci de olabilir mi? Örneğin bir blog yazarı kendini gazeteci olarak göremez mi? Eğer görebilirse gazetecilerin sahip olduğu bazı imtiyazlardan (örneğin kaynağını açıklamama) yararlanabilir mi? Eğer blog yazarlarına gazeteci diyemiyorsak, herhangi bir medya kurumuna bağlı çalışmadan, kendi çevrimiçi platformu (Blog, Vblog, You Tube Kanalı, Spotify Kanalı vb.) üzerinden gazetecilik yapan binlerce insanı nasıl tanımlayacağız? Devletin ‘basın kartı’ verdiği insanları mı gazeteci kabul edeceğiz yoksa gazetecilik bölümünden mezun olanları mı? Bunlara sahip olmayan ancak çok parlak gazetecilik başarılarına sahip insanlara ne diyeceğiz? 

Açıkçası bu soruların basit bir yanıtı yok. Dijital tüm meslekleri olduğu gibi gazeteciliği de dönüştürüyor. Herkesin yayıncı olabildiği bir çağda herkes gazeteci de olabilir. Ancak bu durumda gazeteciliğin imtiyazlarından kimlerin faydalabileceği sorusunu cevapsız kalıyor. 

Gazetecilik ve Kitlesel Amatörleşme

Gazeteci kimdir ya da gazetecilik nedir sorularının dijital çağda kitlesel amatörleşme denilen olgu ile yakından ilişkisi var. İletişim teknolojilerindeki gelişme ile birlikte artık bir araç herkes için erişilebilir ve kullanılabilir hale geldi. Örneğin gazetecilikle ilişkilendirebileceğimiz fotoğrafçılık mesleği bir zamanlar fotoğrafçılık eğitimi almış olmak kadar oldukça pahalı fotoğrafçılık ekipmanlarına sahip olmayı ve fotoğraf üzerinde işlem yapabilen araçları kullanabilmeyi gerektiriyordu. Bugün ortalama bir akıllı telefon ile yüksek çözünürlüklü fotoğraflar çekmek mümkünken, kullanımı basit dijital araçlarla fotoğraf üzerinde birçok işlem yapılabiliyor. İnternet öncesi dönemde amatör fotoğrafçıların fotoğraflarını satabilecekleri hiçbir kanal yoktu. Bugün ise herkes çektiği fotoğrafları stok fotoğraf sitelerinde satışa çıkartabiliyor ve satıyor da. Bu siteler profesyonel fotoğrafçı/amatör fotoğrafçı ayrımı yapmadan her fotoğrafı aynı şekilde fiyatlandırıyor. Dolayısıyla artık tanım olarak profesyonel fotoğrafçılıktan bahsetmemiz mümkün değil. Aynı durum grafik tasarım ve video editörlüğü için de geçerli. 

Dijitalleşme kitlesel bir amatörleşmeye sebep olarak profesyonelliğin sınırlarını silikleştirdi. Elbette hayatını gazetecilik yaparak kazanan bir kişi profesyonel gazeteci olarak tanımlanabilir ancak başka bir işten geliri olan ve haber yaparak yayınlayan kişiler gazeteci değildir diyebilir miyiz? İnternet öncesi dönemde, ‘kıtlık’tan kaynaklanan imtiyazlar profesyonel gazeteciliğin tanımını kolaylaştırıyordu. Yayıncılık bir baskı makinesine erişim gerektiriyordu. Coğrafi açıdan sınırlı bir alanın dışına ulaşım (dağıtım) çok sınırlıydı. (Daha on yıl önceye kadar Türkiye’de dağıtım şirketleri basılı medyayı tamamen kontrol ediyordu.) Şimdi internete bağlı bir kullanıcı ücretsiz platformlar aracılığı ile dünyanın her yerine erişebiliyor. İletişim araçları sadece ulaşılabilir değil aynı zamanda çok daha nitelikli. Artık gazetecilik pahalı donanımlara sahip bir avuç yayıncının tekelinde değil, ortalama fiyatlı bir bilgisayar ya da bir akıllı telefon sahibi olan herkesin yapabileceği bir faaliyet. Bu dönemde gazeteciliğin yeni tanımlara ihtiyacı var. 

Gazetecilik ve Bilgi İşçiliği 

Bugün, bilgi çağı olarak da tanımlanan dijital çağda gazetecilik gibi bilgiye dayalı bir meslek sahibinin işinde iyi olabilmesi bilgi ile olan ilişkisi ile belirleniyor. Bilgi herkes için her yerden ulaşılabilir bir durumda. Bununla birlikte nitelikli bilgiye ulaşmak, bu bilgiden faydalanmak bir takım beceriler gerektiriyor.  

Bilgi birbiriyle kuvvetli şekilde bağlantılı ancak farklı iki bileşen içerir: içerik ve beceriler. İçerik, gerçekleri, fikirleri, ilkeleri, kanıtları ve süreçlerin veya prosedürlerin açıklamalarını içerir. Çoğu gazeteci, özellikle gazetecilik bölümü mezunu ise, içerik konusunda eğitimli ve derin bir anlayışa sahiptir. Gazetecilik tecrübesi bu bilgiyi derinleştirir. Ancak beceriler dijital çağın gereklerine uygun olmalı ve sürekli güncellenmelidir. 

Dijital çağda gazeteciler gibi bilgiye dayalı çalışanların bazı ortak özellikleri vardır:

  • Genellikle küçük şirketlerde (10 kişiden az) çalışırlar;
  • Bazen kendi işlerini yaparlar veya kendi patronlarıdır; bazen bir ihtiyacı görerek kendi işlerini oluştururlar.
  • Genellikle sözleşme üzerinde çalışırlar veya serbest meslek sahibi oldukları için bir işten diğerine oldukça sık hareket ederler;
  • Çalışmalarının doğası, teknolojik gelişmelere yanıt olarak zaman içinde değişme eğilimindedir ve bu nedenle çalışmalarının bilgi tabanı hızla değişme eğilimindedir.
  • Dijital teknoloji genellikle çalışmalarının önemli bir bileşenidir;
  • Genellikle kendileri veya küçük şirketlerde çalıştıkları için birden çok rol oynarlar: pazarlamacı, tasarımcı, satış elemanı, muhasebeci / işletme yöneticisi, teknik destek, örneğin; bir serbest gazeteci, aynı zamanda grafik tasarım, video çekimi ve editi, sosyal medya iletişimi, web sitesi yönetimi gibi bir takım ek becerilere sahip olmalıdır.
  • Çalışma alanlarındaki güncel eğilimleri takip etmek için gayri resmi sosyal ağlara bağımlıdırlar;
  • Çalışmalarında başarısını sürdürmek için öğrenmeye devam etmeleri gerekir
  • Çevrelerindeki hızla değişen koşullara uyum sağlamak için esnek olmaları gerekir.

Dijital çağda bilgiye dayalı bir işte çalışan kişiler için bilgi işçisi kavramını kullanabiliriz. “Bilgi İşçisi”, kavramı 1959 yılında yönetim bilimci Peter F. Drucker tarafından ortaya atılmış ve hizmet sektöründeki belirli işleri, örneğin uçak bileti satıcılığı vb.  tanımlamada kullanılmıştır. Daha sonra 1991’de Robert Reich, “parmakları klavyede düşünceleri uzayda olan işçi bilgi işçisidir” tanımını yapmıştır. Fransız sosyolog Manuel Castells’in ağ toplumu kavramsallaşması içinde genel olarak bilginin kullanılması ve geliştirilmesine yönelik işlerde çalışanlar bilgi işçisi olarak tanımlanmaktadır. Şu anda geniş bir alanı kapsayan bilgi işçisi tanımlaması; bilgi üreticileri (bilim adamı, araştırmacı, uzman, yazılım mühendisleri, biyoteknoloji mühendisleri), bilgi taşıyıcıları (öğretmenler, kütüphaneciler, iletişimciler, gazeteciler…), bilgi işlemcileri (idari işler ve sekreterlik hizmetleri…), ve altyapı personeli (makina operatörleri, bakım personeli…) olarak sınıflandırılmaktadır.

Günümüzde bilgi işçilerinin aşağıdaki becerilere sahip olması gerekir. 

İletişim becerileri: Okuma, konuşma ve yazma gibi geleneksel iletişim becerilerinin yanı dijital platformlar üzerinden (web sitesi, You Tube, sosyal medya vb.) iletişim becerileri de bu kapsam dahilindedir. Bunlar, bir sürecin tanıtımını yapabilmek, için kısa bir YouTube videosu oluşturma, İnternet aracılığıyla geniş topluluğuna ulaşma, geri bildirim almak, bilgileri uygun şekilde paylaşmak ve eğilimleri ve fikirleri takip etmek.

Kendi kendine öğrenme yeteneği: Bu, bilmeniz gerekenlerler ve bu bilgiyi nerede bulacağınız konusunda sorumluluk almak anlamına gelir. Bilgi işçileri için bu süregelen bir süreçtir, çünkü bilgi sürekli değişmektedir. Bu bir dijital aracı ya da ekipmanı kullanmayı öğrenmek, yeni şeyler yapmanın yeni yollarını keşfetmek ya da işi yapmak için tanımanız gereken insanların kim olduğunu öğrenmek olabilir.

Etik ve Sorumluluk: Bu güven oluşturmak için gereklidir. Aynı zamanda genellikle birçok farklı aktörün olduğu bir dünyada iyi bir iş çıkartamak ve kişinin kendi hedeflerine ulaşması için başkalarına daha fazla güvenmesi gerekliliği nedeniyle önemlidir. 

Ekip çalışması ve Esneklik: Birçok bilgi çalışanı bağımsız olarak veya çok küçük şirketlerde çalışsa da, büyük ölçüde işbirliğine ve bilginin ilgili ancak bağımsız kuruluşlarda başkalarıyla paylaşılmasına bağlıdır. Küçük şirketlerde, tüm çalışanların birlikte çalışması, bir şirket için aynı vizyonu paylaşması ve birbirlerine yardım etmesi önemlidir. Özellikle, bilgi çalışanlarının meslektaşları, müşterileri ve ortaklarıyla işbirliği içinde, sanal olarak ve uzaktan nasıl çalışacaklarını bilmeleri gerekir. Kolektif bilgi, problem çözme ve uygulamanın “bir araya getirilmesi”, dar bir iş tanımının dışında ancak başarı için gerekli olabilecek görevleri yerine getirmede veya problemleri çözmede iyi ekip çalışması ve esneklik gerektirir.

Düşünme Becerileri:  Eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık, özgünlük, strateji oluşturma… bilgi temelli bir toplumda ihtiyaç duyulan becerilerden en önemlileridir. Günümüz toplumunda insanlar, otomatik hale gelme eğilimi gösteren standart süreçleri takip etmek yerine giderek daha fazla problem çözücü olmak zorundadırlar. Bu durum klasik eğitim (üniversiteler) sürecinde öğrenilen bilginin yeterli olmadığı, bilginin sürekli aranan ve keşfedilen bir süreç olduğunu göstermektedir.  Günümüzde bir kişinin gazetecilik dahil birçok meslekte ilerlemesi düşünme becerilerini kullanabilmesine bağlıdır. 

Dijital Beceriler: Bilgiye dayalı etkinliklerin çoğu büyük ölçüde teknolojinin kullanımına bağlıdır. Ancak asıl mesele, bu becerilerin faaliyetin gerçekleştiği bilgi alanına gömülmesi gerektiğidir. Bu, örneğin bir haberi araştırırken coğrafi bilgi sistemlerinin nasıl kullanılacağını bilen gazeteciler, boruları inceleyen ve onaran robotları kontrol etmek için bilgisayarların nasıl kullanılacağını bilen kaynakçılar, MRI taramalarını analiz ederken yeni teknolojilerin nasıl kullanılacağını bilen radyologlar anlamına gelir. Bu nedenle dijital teknolojinin kullanımının konu alanının temel bilgisiyle ile (örneğin gazetecilik bilgisi) bütünleştirilmesi ve değerlendirilmesi gereklidir.

Bilgi Yönetimi: Bilgi sadece yeni araştırmalar, yeni gelişmeler ve fikirlerin ve uygulamaların İnternet üzerinden hızla yayılmasıyla hızla değişmekle kalmaz, aynı zamanda bilgi kaynakları da bilgilerin güvenilirliği veya geçerliliği açısından büyük bir değişkenlik gösterir. Böylece bir gazetecinin üniversitede öğrendiği bilgi çabucak eski haline gelebilir. Şu anda sağlık alanında o kadar çok bilgi var ki, bir tıp öğrencisinin sekiz yıllık bir program dahilinde bile tüm ilaç tedavilerine, tıbbi prosedürlere ve genetik mühendisliği gibi ortaya çıkan bilime hakim olması imkansız. Bilgi tabanlı bir toplumda anahtar beceri, bilgi yönetimidir: belirli bir bağlamda bilgiyi bulma, değerlendirme, analiz etme, uygulama ve yayma. 

Dijital çağda bir gazetecinin başarılı olabilmesi, çağın ihtiyaçlarına göre kendini geliştirebilmesine bağlı. Dijital gazetecilik iyi bir bilgi işçisi olmayı gerektirir. Bilgi işçisi bir gazetecinin sahip olması gereken en temel beceri ise dijital okuryazarlık becerisi. 

Dijital Okuryazarlık ve Gazetecilik

Bilgi becerileri ve bilgi ile iletişim teknolojilerini (BİT) harmanlayan bir alan olan dijital okuryazarlık, kişilerin yazılım araçlarını seçme, kullanabilme, bu araçlar vasıtasıyla bilgiye ulaşma, ulaştığı bilgiyi eleştirel bir bakış açısıyla sorgulama ve değerlendirme yetkinliklerini kapsayan bir kavram.  Dijital çağda bilgi işçisi olabilmenin koşullarından birisi de dijital okuryazar olmaktır. Dijital okuryazarlık, geniş bir kavram olup kimi alt alanlarla doğrudan ilişki içerisindedir. Teknoloji okuryazarlığı, bilgisayar okuryazarlığı, bilgi okuryazarlığı, iletişim okuryazarlığı, medya okuryazarlığı ve  görsel okuryazarlık, bu alt alanlar arasında öne çıkanlar. 

Dijital okuryazarlık, 3 farklı boyutta ele alınabilir: Bilişsel, Teknik ve Sosyal/Duygusal. 

Kişilerin dijital yollardan bilgiye ulaşmaya çalışırken ve ulaştığı bilgiyi değerlendirirken ya da bilgiyi oluştururken ortaya koyduğu eleştirel düşünme yetisi, dijital okuryazarlığın bilişsel boyutudur. İlgili amaç doğrultusunda hangi yazılım aracının seçileceğine karar verilmesi, bilgi üretimi esnasında hem yasal hem ahlaki konularda bilgi sahibi olunması, görsel, uzamsal, işitsel vb. okuryazarlık alanlarının birbirinden farkının kavranması da dijital okuryazarlığın bilişsel boyutu ile ilgilidir. 

Dijital okuryazarlığın teknik boyutu, bilgi ve iletişim teknolojilerinin öğrenilmesi ya da kullanılması için teknik/işlemsel anlamda edinilen bilgi ile becerileri kapsar. Genel olarak araçların ve web tabanlı kaynakların etkili bir şekilde kurulumu ile kullanımını ile ilgilidir.

Dijital araçların sosyalleşme, iletişim kurma ya da eğitim amaçlarıyla kullanılması bilinci ile sürdürülebilir iletişimin gerekliliklerini dijitale taşıma becerisi, dijital okuryazarlığın sosyal/duygusal boyutu ile ilgilidir.

Dijital okuryazarların sahip olması gereken yetkinlikler farklı çalışmalarda farklı alt başlıklar altında ele alınıyor olsa da temelde bu yetkinlikleri 5 ana başlık altında toplamak mümkün: Bilgi, iletişim, içerik üretimi, güvenlik ve problem çözme. 

Bir bilgiyi dijital araçlar vasıtasıyla araması, bu araçlarda bilgiye ulaşmak için tarama ve filtreleme yapması, ulaştığı veriyi değerlendirip depolaması ve ileride gerekli bir durumda deposundan çıkarması, kişinin bilgi becerilerini ifade ediyor. 

İletişim becerileri, kişinin var olan teknolojiyi kullanarak bilgi ya da içerik paylaşması, bu yolla etkileşime girmesi, dijital mecralarda iş birliği yapması, dijital varlığının kontrolünü elinde tutup yönetmesi ve dijital olmayan ortamlar için geçerli görgü kurallarını bu mecrada da uygulamasını içeriyor. 

Dijital yetkinliğin içerik üretimi boyutunda ise kişinin bir içeriği geliştirmesi, var olan bir içeriği daha detaylı hâle getirmesi ya da düzenlemesi, telif/lisans haklarına vakıf olması gibi becerileri yer alıyor. 

Dijital okuryazarlık, aynı zamanda güvenlik konusunda bilinçli olmayı da gerekli kılıyor. Güvenliğin kapsamına ise dijital cihazların yanı sıra kişisel veriler, canlı sağlığı ve çevrenin korunması giriyor. 

Teknik sorunlara çözüm getirmesi, teknolojiden inovatif ve yaratıcı bir biçimde faydalanması, hem teknolojiye hem de dijital yeterlilikteki kişisel eksiklerinin tamamlanmasına yönelik ihtiyaçları belirlemesi de kişinin problem çözme becerilerini gösteriyor. Dijital gazetecilik, bir gazetecinin, bir bilgi işçisi olması, dijital okuryazarlık becerilerine sahip olması, mesleğin dijital araçları ve uygulamaları etkin kullanması demektir. Bu becerileri kullanabilmek, bir eğitimin ya da kursun sonucunda elde edilemez. Meslek hayatı boyunca geliştireceği, sürekli öğrenerek teknolojik ve sosyal değişime ayak uydurabileceği bir süreç olarak görülmelidir.

İlgili Yazılar

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.