Oldboy 20 Yaşında!

yazan: Özgür Kurtuluş

Park Chan-Wook’un sinema şaheseri Oldboy 20. yıl dönümünde, restore edilerek 4K olarak ABD’de tekrar gösterime girdi. Filmin özel bir Blu Ray versiyonu satışa çıktı ve Apple TV’de yeni versiyonun gösterimi yapılmaya başlandı.  Bu filmin hayranları kadar filmi daha önce izlememiş olanlar için de heyecan verici bir haber. 

Artık kült olarak kabul edilen, Güney Kore yapımı Oldboy, 2003 yapımı bir neo-noir aksiyon gerilim filmi. Film, aynı adı taşıyan Japon mangasının serbest bir uyarlaması. Yönetmen Park Chan-wook’un İntikam Üçlemesi’nin ikinci filmi. (Diğer filmler, “Sympathy for Mr. Vengeance” (2002) ve “Lady Vengeance” (2005)) 

Hikaye, 15 yıl boyunca neden hapsedildiğini anlamadan bir otel odasını andıran bir hücrede tutulan Oh Dae-su (Choi Min-sik)) etrafında dönüyor. 15 yıllık esaretten sonra serbest bırakılan Dae-su, onu hapseden kişiyi bulup intikam almak için harekete geçiyor. Dae-su, komplo ve şiddet ağına derinlemesine dalarken, genç bir sushi şefi olan Mi-do (Kang Hye-jung) ile romantik bir ilişkiye giriyor. Film, özellikle benzersiz anlatımı, yoğun aksiyon sahneleri ve duygusal derinliği ile büyük bir beğeni topladı. 2004 Cannes Film Festivali’nde Grand Prix ödülünü kazandı. 

Oldboy, insan psikolojisinin derinliklerine dalan, intikam, aşk ve geçmişin yükü gibi temalarda gezinen sinematik bir başyapıt. Yönetmen Park Chan-wook, hem yoğun şiddet sahneleri içeren hem de şiirsel anlarla dolu bir hikaye anlatıyor. Film, izleyiciyi diken üstünde tutan şok edici dönüşleri (twist) ile bir labirent gibi. Choi Min-sik’in Oh Dae-su olarak yorumu olağanüstü. Kaygısız bir iş insanından intikamla tükenen bir adama dönüşümü hem yürek burkucu hem de korkutucu. Gizemli Lee Woo-jin olarak Yoo Ji-tae, rolüne ürkütücü bir sakinlik getiriyor, onu korkunç bir antagonist yapıyor. Görüntü yönetmeni Chung Chung-hoon’un sinematografisi görsel bir ziyafet. Dae-su’nun düşmanlarını öldürdüğü tek plan koridor dövüş sahnesi, sinema tarihinin belki de en otantik dövüş koreografilerinden birisi. Cho Young-wuk’un müzikleri ise akılda kalan hüzünlü melodileri ile film bittikten sonra bile etkisini sürdürüyor.

Ancak gerçekten Oldboy’u bu kadar etkili bir film yapan şey, filmin sadece bir intikam hikayesi değil; eylemlerimizin sonuçları ve şiddetin döngüsel doğası üzerine söyledikleri. Şok edici vahiyler ve duygusal doruklar, izleyicileri ahlak ve adalet hakkındaki kendi anlayışıyla yüzleşmeye zorluyor. Bu etki belkide filmin Antik Yunan Tragedyalarının,, özellikle de Oedipus Rex’in özgün bir uyarlaması olmasından kaynaklanıyor. Yunan mitolojisindeki Oedipus Rex’te bir kral, uzak geçmişteki eylemleri nedeniyle şehirde bir vebaya neden olduğunu öğrenir ve bu da onu farkında olmadan babasını öldürüp annesiyle sevişeceğine dair bir kehaneti gerçekleştirmeye yönlendirir. Aristoteles’e göre bir tragedyanın belirli unsurlara sahip olması gerekiyordu. Bunların başında anlatıdan ziyade itici güç olarak anlatılamayan geliyordu. Başka bir deyişle, “Gösterilen ama anlatılamayan” Tragedyanın bir diğer özelliği, kaderin kaçınılmazlığıdır. Eski Yunanlılara göre insan, tanrıların kendisine bahşettiği kaderden kaçamaz. Bu da tesadüf diye bir şeyin olmadığı anlamına gelir. Old Boy’da , zamanda ileri geri giderek, Oh Dae-su’nun neden kaçırıldığını öğrenirken kaderin kaçınılmazlığı duygusunu yoğun bir şekilde yaşarız. 

Filmi izleyen pek çok kişi için, Oldboy’u en ünlü iki sahnesi, ahtapot yeme ve koridor dövüşü sahneleridir. Filmin 20.yılı dolayısıyla yapılan söyleşide yönetmen Park, bu iki ünlü sahne ile ilgli düşüncelerini paylaşıyor: 

“Uluslararası izleyicilerden beni en çok şaşırtan tepki canlı ahtapot sahnesine geldi. Başından beri, Dae-su’nun esaretten kurtulduktan sonra hangi yemeği yiyeceğine dair çok net bir fikrim vardı. 15 yıl boyunca hiçbir canlı varlıkla teması olmayan bir kişi önce yemek yemek isterdi. Kıvranan yaşam kütlesini öfkeyle kemirir ve yutardı. Bu fikir, Dae-su’nun “Hepsini çiğneyeceğim” repliğinden geldi.”

Yönetmen Park ayrıca ahtopot yemeğin Kore kültürün nasıl bir yeri olduğunu anlatarak şunları söylüyor: “Bir Koreli olarak böyle bir konsepte uygun yemek açıkça canlı ahtapottur. Ancak Koreli olmayan izleyicilerin nasıl tepki vereceğini düşünmemiştim. Son derece grotesk bir sahne ortaya çıktı. Aslında canlı ahtapotu sindiremeyen pek çok Koreli var. Ve onu yeseniz bile, asla filmdeki gibi bütün olarak yutamazsınız. Bu muhtemelen çok tehlikeli olur, hatta boğularak ölebilirsiniz. Kore’de birinin sevgilisini bu şekilde öldürdüğü gerçek bir cinayet vakası bile var. Umarım Amerikalıların bir Korelinin ağızlarına büyük, canlı bir ahtapot koyacağını düşünmesine sebep olmamışımdır.”

Yönetmen Park ünlü koridor sahnesi hakkında ise şunları söylüyor: “Koridor sahnesinde beni en çok eğlendiren şey kel, gömleksiz, göbekli haydut. Bu Bay Heo Myeong Haeng. O zamanlar düzinelerce dublörden sadece biri olabilirdi ama Geçtiğimiz 20 yılda, iki uzun metrajlı filmiyle Kore’nin önde gelen dublör koordinatörü ve kendi başına bir film yönetmeni oldu. Tüm övgüyü hak ettiği eşsiz performansıyla Oldboy’daki koridor sahnesini iki kat daha heyecanlı hale getirdi.”

Oldboy, insan ruhuna derinlemesine dalan, üstelik bunu oldukça şiddetli ve seyirciye acımadan yapan bir başyapıt. Teknik mükemmeliyeti, yıldız performansları ve sürükleyici anlatısı ile her sinemaseverin mutlaka izlemesi gereken bir film. Üstelik şimdi filmin 20. yılında bunun için yeni bir sebep var. 

https://oldboy.film

İlgili Yazılar

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.