Pazarlama iletişimi hızlı değişimlerle sürekli evriliyor. Yeni pazarlama iletişiminin yönünü doğru kavramak için geçmişine de hakim olmak gerekli.
Başlarda üreticiden kitleye tek yönlü bir iletişimin hakim olduğu “ pazarlama 1.0” dönemi yaşandı. Pazarlama yaklaşımı ürün odaklıydı. Rekabetin, dolayısıyla tüketicinin alternatifinin kısıtlı olduğu bu dönemde markalar pazarlama iletişimlerini ürünün özelliklerini anlatacak ve marka farkındalığı yaratacak şekilde kurguluyorlardı. Bununla birlikte call to action uygulamaları bakımından oldukça zayıf bir dönem olan 1950’li ve 1960’lı yıllar, müşterinin tepkisinin de önemsenmediği bir dönemdi. Satış odaklı pazarlama stratejileri hedeflenirken satış sonrası müşteri memnuniyeti, tüketiciyle bağ kurma ve sadık müşteri yaratma gibi faktörler göz ardı ediliyordu.
Daha sonra teknolojik gelişmeler ve web 2.0 gibi sosyal ve interaktif kanalların doğması “pazarlama 2.0” dönemini getirdi. Artık tüketici internet, sosyal mecralar ve geleneksel medya kanalıyla pek çok marka ve ürün hakkında bilgi sahibi olabilmekte ve bunları kıyaslayabilmekteydi. Müşteri odaklı bu dönemde sosyal mecralar markalar için tüketicinin tercihlerini, bireysel ihtiyaç ve isteklerini ve en önemlisi satın alma davranışlarını gözlemleme imkanı sunuyordu ancak bununla birlikte rakiplerin arasından farklılaşıp tüketiciyle ilişkilerini büyütüp besleme gerekliliği de doğdu. Artık müşteriye özel spesifik fayda ve çözümler üretilmeliydi. Bu dönemde tüketicinin odağa yerleşmesi bir gelişme olarak kabul edilse de hala pazarlama sürecinin pasif hedefi kabul edildiği de açıktır.
Peki “pazarlama 3.0” nedir. Artık tüketiciler, duyguları, entelektüel birikimleri ve ruhani istekleri olan insanlar olarak görülmeye başlandı. Yani odak insan. Teknolojik gelişmeler kültürel gelişim ve değişimleri de beraberinde getirdi. Dolayısıyla insanların ihtiyaç ve istekleri yalnızca tüketmekten çok daha ötede. Artık hayatlarının bir anlamı olmasını, benzer zihin yapısındaki insanlarla iletişim kurmayı, paylaşmayı ve dahil edilmeyi istiyorlar. Modern zaman insanları yaratıcı olmak ve ilham almak istiyor. İşte bu noktada içerik artık her şeyden önemli. İlgili, eğlendirici, ilham alınıp tüketicinin kendi hayatında deneyime dönüştürebildiği içerikler dikkat çekiyor. Tüketici artık ürüne değil bütün olarak markaya bakıp değerlerini ve amaçlarını sorguluyor. Toplumu, adaleti, çevreyi önemseyen markalar tüketicileri doğal bir süreçle marka elçisine dönüştürürken tanıyıp sevdikleri ve güven duydukları bu marka elçilerinden etkilenen binlerce insana dokunmuş oluyorlar.
Günümüzde çoğu marka pazarlama 3.0 yaklaşımından habersiz ve pazarlama 2.0 yaklaşımını sürdürmekte hatta geleneksel pazarlamadan sıyrılıp bu yaklaşıma henüz yeni yeni adapte olmaktadır. Ne yazık ki pazarlama iletişimi teknolojinin de etkisiyle çok hızlı gelişiyor ve hantal bir yaklaşımla kendisine yetişmeyi en son aklına getiren pazarlama profesyonellerini bir bir sektörden elemeye devam ediyor.