Pazarlamayı Bırakın Bağ Kurmaya Başlayın

yazan: Ozgur Kurtulus

unmarketing

“Pazarlamacı” kelimesi duyulduğunda yüzlerin asılmasına neden olan kimseyi niteliyor çoğumuz için. Nedeni açık, izinsizce ve ısrarlı bir şekilde ürününü satmaya çalışan, karşısındakinin ihtiyaçlarını sorgulamak yerine ürünün özelliklerini sıralamaya koyulan ve biz talep etmeden karşımıza çıkan kişiler canlanıyor belleğimizde.

Pazarlama kavramı elbette aslında bundan çok daha fazlası ancak gerçek anlamda günün şartlarına ve insanların beklentilerine uygun olarak şekillendirilmedikçe yüzleri asan bu imajdan sıyrılması zor. Modern markaların pazarlama çalışmaları kapı kapı dolaşılıp ürün tanıtılmasının çok ötesinde ancak hepimiz çeşit çeşit reklama boğulmuşken hayatımıza biz izin verdiğimizde girdiklerini kim söyleyebilir?

Stratten kaleme aldığı Unmarketing kitabında bu konuya değiniyor ve pazarlamanın bir görev olmadığını doğal bir süreç olduğunu öne sürüyor. İnsanların omuz silktiği hatta bunaldığı ve bilinçlendikçe tepki gösterdiği pazarlama çalışmalarının günümüzde işe yaramasını beklemek saflık olurdu. Bunun yerine tüketiciyi dostlarınıza dönüştürebileceğiniz, onları dinlemenize olanak veren kendinizi aynı zamanda müşteriniz gibi görmenizi sağlayan bir anlayış benimsemelisiniz. İşte bu noktada Stratten sosyal medyanın bu anlayışın yaratılmasına ne kadar uygun bir mecra olduğunu vurguluyor.

Pazarlama markanızın adının geçtiği her an ve her koşulda gerçekleşmekte olan doğal bir süreçtir. İnsanların markanız hakkında ne konuşacakları artık yalnızca ürüne değil yaşattığınız deneyime de bağlıdır. Böyle bir ortamda tüketicinin ağzından çıkan her geri dönüşü önemli saymak önceliklidir. İnsanlara yalnızca bir ürün ya da hizmet satmadığınızı aynı zamanda onlarla gerçekten ilgilendiğinizi göstermeli onlarla gerçek ve doğal bir bağ kurmalısınız. Bu bağı derinleştirecek etkinlikler ve uygulamalar geliştirmelisiniz. Günümüz markaları tüketiciyi başkalaştırmak ve onlara yukardan bakmak yerine onlarla birlikte var olabileceklerini anlamalıdırlar.

Markaların sosyal medya denince korkmalarına neden olan olumsuz yorumlar dahi tüketiciyle kurulacak gerçek bir bağ sayesinde olumlu bir etkiye dönüşebilmektedir. Önemli olan olumsuz bir geri bildirimde hatalı olan marka tarafıysa bunun kabullenilmesi ve gereğinin yapılmasıdır. Samimi ve doğal bir bağ aynı zamanda tüketici tarafında affediciliği tetikler ve bunun yanında takdir görmenizi sağlar.

Başarılı ve çağı yakalayan bir pazarlama iletişimi için Stratten’in kitabında yer alan şu sözü özümsemekte fayda var : “Eğer pazarınızdaki insanları dinlemek ve onlarla konuşmak için zamanınız olmadığını söylüyorsanız, müşterileriniz için zamanınız olmadığını söylüyorsunuz demektir.”

İlgili Yazılar

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.