Sessiz Devrim: Bitcoin ve Blockchain

yazan: Özgür Kurtuluş

Her önemli bilgi ve iletişim teknolojisi, ekonomi, siyaset ve kültür üzerinde büyük değişikliklerin önünü açıyor. Mevcut düzeni değiştirme ve dönüştürme kapasitesi bu teknolojilerin anahtar ya da yıkıcı teknolojiler olarak adlandırılmasına neden oluyor. Mevcut düzenin aktörleri bu yeni yıkıcı teknolojilere karşı son derece temkinli hatta muhafazakar bir biçimde tepki veriyorlar. Çünkü bu teknolojiler mevcut iktidar ilişkilerini değiştirme kapasitesine sahip. Örneğin bu anahtar teknolojilerden birine, matbaaya ilk karşı çıkanların yazdıkları eserlerin çoğaltılmasına tepki veren oyun yazarları olduğunu bilmek şaşırtıcı olabilir. Tıpkı denkler arası (peer-to-peer) bir MP3 paylaşım sitesi olan Napster’ı mahkemeye vererek kapatılmasını sağlayan müzik şirketleri ve müzisyenler gibi.

Matbaa ve baskı teknolojileri 200 yıllık sosyal, ekonomik ve politik sistemin teknolojik alt yapısını oluşturdu. Matbaanın yaygınlaşmasını takiben toplumsal sistem, sözleşmeler ve yazılı yasalar üzerine kurulmaya başlandı. Bir sözleşme, yazı dili ile oluşturulan statik kavramlar ve hükümlerden oluşuyordu. Sözleşmelerin basılmasının toplum üzerinde büyük etkisi olmuştur. Bunlardan en önemlisi kağıt paradır. Her kağıt para bir sözleşmedir ve matbaa bu yolla finans sistemini enformize eder.  Endüstri ve ticaret de yine basılı anayasalar, yasalarla, yönetmelik ve sözleşmelerle düzenlenir. Temel olarak basılı yasalar devletlerin işletim sistemleridir.  Ulus devletlerin kurulması 18. Yüzyılda gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişim (matbaa ve gazete, elektrik ve telgraf) ile mümkün olabilmişti.

Basılı yayınlar üzerine kurulan medya, siyaset ve ekonomi sistemi, az sayıda üretici çok sayıda tüketiciyi zorunlu tutan bir yapıda oluştu. En gelişmiş demokrasilerde bile siyasi ve ekonomik güç az sayıda insanın elinde toplanır. Bugün gelişmiş demokrasilerde meclisteki temsilcilerin çoğunun avukat olması da tesadüf değil. Avukatlar yazılı sözleşmelere dayanan toplumsal sistemin, devletlerin işletim sistemlerinin açıklarını bulan ve bu açıkları güçlü olanların lehine kullanan hackerlardır.

Matbaa teknolojisinin Avrupa genelinde yaygınlaşması yaklaşık 200 yıl sürerken, internet teknolojisi 20 yıl gibi bir sürede tüm dünyaya yayıldı.  Ancak toplumsal sistemlerin dönüşümü elbette bu denli hızlı olmuyor. İnternetin ilk dönemlerinde toplumsal değişime yönelik büyük bir beklenti oluşsa da, mevcut düzenin direnci ve interneti kendi çıkarlarına göre yönlendirme kapasitesi toplumsal değişimi sınırlandırdı. Bugün dijital dönüşüm olarak adlandırılan süreç ise daha çok mevcut kurum ve kuruluşların internete adapte olmasıdır. Her ne kadar Silikon Vadisi ideologları geleneksel kapitalizmin yıkıldığını iddia etseler de, finansal sistemin ve onun yansıması politik sistemin başka bir şeye dönüştüğüne yönelik ciddi bulgular henüz yoktur. Sözü edilen değişim, kapitalizmin dijital ekonomiye ayak uydurmasından, dijitalde yeniden üretilmesinden başka bir şey değildir. Bununla birlikte internet ekonomik sistem üzerindeki yıkıcı potansiyelini Bitcoin deneyimi ile bir kez daha gösterdi. Bitcoin ve Blockchain teknolojisi de basit finansal işlemlerden var olan finansal organizasyonların yapısını değiştirmeye kadar geniş bir yelpazede ekonomik faaliyetleri bozma potansiyeline sahip.

Kripto para birimi Bitcoin’i son iki yıldır sıkça duyuyoruz. Daha önce dijital para birimlerine ilgi duymayan, çevrimiçi bankacılık ve fintek araçlarını bile kullanmayan yüz binlerce kişi kısa yoldan para kazanabilmeyi umarak kripto para birimlerine yöneldi. Bugün Bitcoin dışında yüzlerce altcoin benzer teknolojiler üzerinden işlem görüyor ve çevrimiçi evrensel borsalar oluşturuyor. Bu yazının konusu ise ‘coin’ trendleri ya da yatırım tavsiyeleri değil, Bitcoin ve ardındaki teknoloji Blockchain üzerine genel bir bakış ile bu teknolojinin taşıdığı yıkıcı potansiyeller üzerine kafa yormak.

Bitcoin ve Blockchain’in Kısa Tarihi

Bitcoin’in tarihi son 10 yıla uzanıyor. Ancak dijital para birimi üzerine tartışmalar ve girişimler 20 yıldan daha eski. Matematik, bilişim, felsefe ve kriptoloji (şifreleme bilimi) üzerine çalışan ve kendilerine Cypherpunk adını veren bir yazılımcı hareketi, internetteki merkezileşme, gözetleme ve tekelleşmeye tepki olarak internette güvenli, mahremiyeti temel alan ve gayri-merkezi yapılar oluşturmaya yönelik çalışmalar yapıyor. Bu çalışmaların çıktılarından bazıları ise dijital ya da kripto paralar. Bunların arasında, 1989’da DigiCash, 1996’da E-gold ve 1998’de B-money gibi örnekleri sıralayabiliriz. Bugün kredi kartı sistemine entegre olarak uluslararası bir çevrimiçi ödeme sistemi haline gelen PayPal da başlangıçta “yeni dünya parası” olarak öngörülen bir dijital para birimi projesiydi. Bu projelerdeki temel meseleler güvenlik ve güven sorununu çözmek için üçüncü bir tarafa duyulan ihtiyacın giderilebilmesiydi.

Satoshi Nakamoto tarafından 2008 yılında yayınlanan bir dokümanla birlikte ortaya çıkan blockchain teknolojisine dayanan kripto para birimi Bitcoin, çevrimiçi finansal işlemlere olan güven sorununu çözdü. Önceden, dijital varlıkların aktarılması bir veya daha fazla güvenilir üçüncü tarafın katılımını gerektiriyordu. Örneğin, bir markette banka kartıyla bir ürün satın alabilmek, müşterinin bankası, satıcının bankası ve Visa veya Mastercard gibi bir kart ağı arasında etkin bir koordinasyona bağlıydı. Bu güvenilir üçüncü taraflar, çift harcama ve işlem tersine çevirme sorunlarını çözüyorlardı. Müşterinin bankası, harcamalarının bir kaydını tutar, kart ağı iletişimde ve fon transferinde yardımcı olur ve tüccarın bankası, işlemleri kaydeder ve depolar. Uyuşmazlıklar, zaman içinde ağlar ve katılanlar tarafından belirlenen standartlara göre çözümlenir.

Buna karşılık, Bitcoin, tüm işlemlerin gerçekleştiği sırayla doğrulanması ve kaydedilmesi için aracılara duyulan ihtiyacı ortadan kaldıran eşler arası dağıtık bir ağ kullanır. Bu şekilde katılımcılar, güvenilir bir üçüncü tarafa ihtiyaç duymadan dijital finans işlemleri için açık bir mülkiyet zincirini hep birlikte doğrulayabilirler. Sayısal defteri (veya blok zinciri) koruyan eşler arası ağ, işlemlerin merkezi olmayan bir kaydıdır. Bitcoin, bir merkez bankası ya da başka bir merkezi otorite tarafından değil, bir ağa bağlı kullanıcılar arasındaki mutabakat ile desteklenen dijital bir para birimi. Buradaki anahtar teknoloji Bitcoin’i mümkün kılan bir algoritmayla para arzını, para alışverişini ve kullanıcılar arasındaki güveni tesis eden Blockchain teknolojisidir.

Blockchain gayri-merkezi, dağıtık bir veri tabanı olarak tanımlanıyor ki bu şifrelenmiş verilerin bir merkezde değil, o ağa bağlı bütün kullanıcılara ait veri merkezlerinde (bu bir sunucu olabildiği gibi dizüstü bilgisayar ya da akıllı telefon da olabilir) senkronize ve birbiriyle tam uyumlu bir biçimde saklanması anlamına geliyor. Dolayısıyla verileri değiştirmek, manipüle etmek vb. kötü niyetli girişimlerin önüne geçiyor. Blockchain’i anlamak için en kısa yoldan, yıllardır eşler arası dosya paylaşımı ile müzik, film vb. içerikler indirdiğimiz BitTorrent’in, bir şifreleme tekniği ile ortaklaştırılmış tek bir büyük veri tabanına, bir ‘açık deftere’ dönüştürülmüş hali diyebiliriz.

Bugün Bitcoin ve benzer teknolojik altyapılar kullanan birçok kripto para birimi internet üzerinden işlem görüyor. Bankalar işlemlerini Blockchain tabanlı sistemlerde daha az maliyetle ve çok daha güvenilir bir şekilde yapabilmek için projeler geliştiriyorlar. Başta Çin, Rusya ve ABD olmak üzere devletler de bu yeni teknolojiyi geliştirmeye ve finansal sistemlerine bu yenilikçi yaklaşıma adapte etmek için büyük bütçeler ayırıyorlar.

Görünen o ki, henüz emekleme aşamasında sayılan Blockchain teknolojisi internetin kesintisiz gömülü ekonomik katmanı haline gelebilir; ödemeler için teknolojik bir alt yapı, sadece yatırım amaçlı değil takas, bağış, harcama ve kredi sisteminde kullanılabilecek gayri-merkezi para birimi, dijital varlıkların kayıtları ve aktarımı, akıllı sözleşme sistemleri ile güvene dayalı iş süreçlerini yürütebilme işlevi görebilir.

Blockchain Bir Dönüm Noktası mı?

Günümüzdeki ekonomik güç ilişkileri, en güçlü rekabet avantajlarını merkezileştirme üzerine kurmuştur. Ödeme ağları, çevrimiçi pazar yerleri, sosyal ağlar, alım-satım borsalarının tümünü kontrol eden şirketler tarafından merkezileştirilerek büyük kazançlar elde edilmektedir. Merkezileştirme, ölçek ekonomileri yoluyla, düşük sabit maliyetler üzerinden yüksek karlılık sağlayarak ekonomik oligarşilerin ve tekellerin oluşmasının önünü açar. Dijital ekonomide Google, Amazon, Facebook ve Netflix bu oligarşinin amiral gemileridir.

İşte Blockchain teknolojisi finansal işlemlerde, kimlik ve veri yönetiminde ve çevrimiçi pazar yerlerinde gayri-merkezi çözümlere imkân tanıyarak merkezileşme üzerinden büyük karlar elde eden kurumlara karşı bir tehdit oluşturuyor. Bitcoin’in ortaya çıkmasından bu yana geçen on yılda sürekli geliştirilen, değişim için katmanlı seviyeleri ve çok çeşitli uygulama alanlarına sahip olan Blockchain teknolojisi, her türlü finans, varlık sicili ve envanteri; arsa, ev, araba vb. maddi varlıkları ve oy, fikir, sağlık verileri, adli kayıtlar vb. maddi olmayan varlıkları gayri-merkezileştirmeyi mümkün kılıyor. Blockchain, sadece kripto paralar yoluyla geleneksel değişim ve ödeme süreçleri için bir tehdit değil, çok çeşitli iş modelleri, inovatif yönetişim yaklaşımlarıyla, daha önce mümkün olmayacak denli büyük bir ölçekte tüm insan faaliyetlerinin koordinasyonu, değerlendirilmesi ve aktarılması için yeni bir düzenleme paradigması oluşturarak mevcut kurumsal organizasyonların tümü için bir alternatif oluşturabilir. Tarımsal endüstriler, yönetişim, bilim, tıp, sigorta ve iş sürecinin bir parçası olarak aracı olan tüm endüstriler Blockchain tabanlı teknolojilerle dönüştürülebilir.

Blockchain teknolojisini kullanan işlemlerin koordinasyonu, güvenli kayıt tutulması ve geri alınamazlığı, Magna Carta veya Rosetta Stone gibi toplumdaki ilerlemenin köşe taşlarını oluşturabilecek özelliklerdir. Bu durumda, Blockchain tüm belgelerin, vakaların, kimliklerin ve varlıkların kaydı da dahil olmak üzere tüm toplumlar için kamusal kayıt deposu olarak hizmet edebilir. Bu sistemde, tüm mülkler akıllı mülk haline gelebilir; Bu, her varlığın blok zincirine kodlanması, yani varlığın blok zincirde izlenmesi, kontrol edilmesi ve takas edilmesi (satın alınması veya satılması), her türlü maddi varlığın (evler, arabalar) ve dijital varlıkların blok zincirde kaydedilip nakledilebileceği anlamına gelir.

Blockchain mevcut iktidar ilişkilerini değiştirme potansiyeli finansal olmaktan çok daha fazlasıdır. Baskıcı siyasi rejimlere muhalif bireyler ve organizasyonlar: Blockchain teknolojisini kullanarak gayri-merkezi ve güvenli bir örgütlenme modeli içinde verilerini şifreleyerek koruyabilirler. Devletlerin kontrolündeki finansal merkezlerden bağımsız olarak maddi ve maddi olmayan varlıklarını kayıt altında tutabilir ve transfer edebilirler. Hükümetler tarafından uygulanan neo-liberal politikalara karşı alternatif bir ekonomiyi kurmak için mevcut düzenleme ve lisansları aşabilirler. Blockchain tabanlı uluslararası ekosistemler kurarak mevcut iktidar-bloklarını aşmaya yönelik işbirlikleri oluşturabilirler.

Elbette bir teknolojinin potansiyelleri ile gerçek hayattaki uygulamaları arasında büyük farklar olabilir. Bunu bir başka yıkıcı teknoloji olan internette yaşayarak gördük. İnternetin bütün o özgürleştirici potansiyeli büyük bir heyecan yaratsa da bugün geldiğimiz noktada internetin daha çok merkezi iktidarlar tarafından gözetim ve kontrol aracı olarak kullanıldığını görüyoruz. İnternetin tıpkı Blockchain gibi alt yapıdan bağımsız gayri-merkeziliği, şeffaflığı, etkileşime ve kullanıcı denetimine uygun yapısı her ne kadar demokrasinin ve kişisel hak ve özgürlüklerin gelişimine en uygun iletişim teknolojisi olduğu yollu iddiaları güçlendirse de, uygulamada şirketlerin ve devletlerin istila ettiği, kontrolün, manipülasyonun ve sansürün güçlendiği bir sonuçla karşılaştık.

Aynı durum Blockchain teknolojisi için de geçerli. Nitekim son 10 yıldır var olan bu teknoloji şirketler ve devletler tarafından kara para aklama, yasa dışı örgütlerin etkinlikleri, toplum için tehdit oluşturan kontrol edilemez finansal işlemler için kullanıldığı iddiaları ile itibarsızlaştırırken, bugün devletler ve şirketler bu teknolojiyi kendi çıkar ve emelleri için nasıl kullanacaklarına yönelik olarak yaptıkları araştırma ve geliştirme faaliyetlerine milyarlarca dolar akıtıyorlar.

Bu çerçevede Blockchain öncelikli olarak karar verme mekanizmalarının özgürleştiren yeni toplumsal organizasyonlar için çevrimiçi alt yapıların geliştirilmesi öncelikli bir görev olarak önümüzde duruyor. Demokrasiyi Blockchain tabanlı olarak yeniden yorumlamak ve merkezi iktidarlara karşı alternatif yönetim modelleri geliştirmek mümkün. Dünyanın farklı yerlerinde bu amaca yönelik çalışan sivil toplum örgütleri, platformlar ve kooperatifler yıllardır çalışıyorlar.

Blockchain ve Demokrasi

Satoshi Nakamoto, 9 sayfalık bir makale ile dünyanın en güçlü 500 süper bilgisayarından 10.000 kat daha güçlü bir bilgisayar ağı, binlerce yazılımcı, kullanıcı ve şirketten oluşan bir ekosistem üretti. Üstelik hiçbir merkezi otoriteye, devlete, şirkete ya da uluslararası düzenleyici bir kuruma ihtiyaç duymadan. Bitcoin yeni bir finansal sistemin potansiyelini barındıran bir kaldıraç etkisi yarattı. Onun alt yapısı Blockchain teknolojisi ile son birkaç yılda oluşturulan platformlar ise değişimin sadece finansal sistem ile sınırlı olmadığını gösteriyor. Blockchain, her türlü insan faaliyetinin gayri-merkezi bir yapıda politik, sosyal, bilimsel ve insani her türlü sorunu çözme ve insan faaliyetlerini yeniden yapılandırarak yeni yönetişim modelleri ortaya koyma kapasitesine sahip.

Örneğin, siyasal alanda, Blockchain teknolojisi ile oluşturulan elektronik oylama sistemleri mevcut seçimlerin birçok problemini çözebiliyor.  Daha önce Seçim Güvenliği ve Blockchain adlı yazıda açıklamaya çalıştığım gibi, kimlik doğrulayabilen, anonimliği koruyabilen, verileri şifreleyen ve eşler arası ağlarda çalışabilen dağıtık bir veri-tabanı oluşturabilen Blockchain teknolojisi ile güvenli bir seçim yapmak mümkün. Oyların özel sunucular yerine herkes tarafından denetlenebilen bir blok-zincirinde saklanması ile seçmen bir seyirci olmaktan çıkarak, sürece aktif bir şekilde katılabilir ve kamu görevlileri ve siyasetçilere güvenmek zorunda kalmayabilir. Bu tür bir güvenlik ve şeffaflık geleneksel seçim sistemleri ile analog veya elektronik olarak sağlanamaz.

Ancak Blockchain’in siyasal alana getirdiği paradigma değişikliği salt bir seçim sürecine de indirgenemez.  Egemenliğin Tanrı’da, liderde, ya da her 5 yılda bir yapılan güvenliği tartışmalı seçimlerde tercihini gösterebilen muğlak bir millette değil aynı ağa bağlı bireylerde somutlaştığı yeni bir paradigma çok da uzakta değil. Son 10 yıldır siyasal alanda yapılan Blockchain uygulamaları, vatandaşların karar verme süreçlerine katılımını teşvik eden, 5 yılda bir oy kullanarak değil hemen her konuda düşüncelerini ve tercihlerini ifade edebileceği yönetişim araçlarının mümkün olduğunu gösteriyor.  Doğrudan demokrasi ya da Akışkan Demokrasi olarak adlandırılan bu sistemlerle, vatandaşlar ilgili ve bilgili oldukları konularda tartışmalara katılarak oy ile tercihlerini belirtirken; bilgili olmadıkları konularda oylarını güvendikleri başka vatandaşlara delege ederek siyasal karar verme süreçlerine tam anlamıyla katılım sağlayabiliyorlar.  Bu konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgiye ihtiyaç duyanlar Bir Yazılım Olarak Demokrasi adlı yazıma göz atabilirler.

Blockchain konusunun salt bir finansal teknoloji meselesi olmadığını, bunu aşan politik ve sosyal bir paradigma değişikliği olduğunu göstermeye çalıştım. Elbette bu, bir değişim potansiyelidir. Yerleşik düzen ve güç ilişkileri kolay bir değişikliğe izin vermeyecektir. Ancak tüm Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de, giderek artan gelir adaletsizliği, temsil ve fırsat eşitsizliği, doğa talanı, terörizm ve göç meseleleri konularında derdi olan kurum ve bireylerin bu potansiyelin farkına vararak dikkatlerini Blockchain teknolojilerine vermeleri, küresel ölçekte bu teknoloji ile ilgili tartışmalara ve uygulamalara dahil olmaları ve mikro ölçekte uygulamalar ile deneyim ve birikim kazanmaları zorunluluğu da ortada durmaktadır.

Bitcoin ve Blockchain yeni bir finansal araç değil toplumsal bir paradigma değişikliğidir. Önümüzdeki yüzyılın sosyal, ekonomik ve politik sisteminin teknolojik alt yapısını oluşturabilir. Gelecekte değil bugün inşa edilmesi gereken bir alt yapı.

İlgili Yazılar

Yorum bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.