Sosyal medya iletişimi yapan kurumlar için, özellikle bütçeleri olmayan ya da sınırlı olan kamu kurumları, KOBİ’ler ve sivil toplum kurumları için organik erişim oldukça önemli. Ancak sosyal medyada organik erişim her geçen yıl daha da zorlaşmakta. Bunda sosyal medya kullanıcılarının kurumsal hesaplarla etkileşime geçme davranışlarında yaşanan doygunluk, kurumların sosyal medya iletişimini hâlen geleneksel kitle iletişimi gibi tek taraflı, mesaj verenden mesaj alana doğrusal, mesajlarını daha geniş kitlelere ulaştırma stratejisinde ısrarcı yaklaşımları ve sosyal medya platformlarının algoritmalarının kurumsal hesapları giderek daha fazla reklam kullanmaya teşvik etmesi gibi sebeplerin payı var. Sonuçta her sosyal medya platformu aynı zamanda bir reklam platformudur ve gelirlerini büyük oranda reklam gelirlerinden elde eder.
Kurumlar, organik erişim elde etmek için sosyal medya platformlarının algoritmalarının (yazılımlarının) ürettiği filtre balonları ve yankı odaları ile başa çıkmaya çabalıyorlar. Bunun için bir yandan takipçi sayılarını artırmaya; öte yandan mesajlarının var olan takipçilerinin akışlarına düşmesi için etkileşim oranlarını yükseltmeye çalışıyorlar.
Organik erişim, herhangi bir ücret ödemeden elde edildiği için bir kurum için en değerli etkileşimdir. Bu yazıda kurumların organik erişimlerini arttırmak için sosyal medya yöneticilerinin bilmesi gereken algoritma özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Elbette başlık bir espri. İnternet çağında, özellikle dijital iletişim ve sosyal medya ile ilgili herhangi bir bilginin sır olması mümkün değil. Ancak sosyal medya algoritmalarının bazı önemli özelliklerinin az bilindiği de bir gerçek.
Filtre Balonları Nasıl Patlatılır?
Filtre balonu ifadesi özellikle Facebook için geçerli, kullanıcıların akışlarına sadece daha önce etkileşimde bulunduğu kullanıcıların ve sayfaların paylaşımlarının düşmesini ifade ediyor. Kullanıcılar ne kadar çok kişi ile arkadaş olursa olsun, ne kadar çok sayfa takip ediyor olurlarsa olsunlar sadece etkileşime girdikleri hesapların gönderilerini görüyorlar. Dolayısıyla bir kullanıcının akışına düşmek için o kullanıcının paylaşımlarınızla etkileşime geçmesi gerekli. Bu da kurumsal bir sayfa için etkileşimin, beğeni sayısından çok daha önemli bir hâle getiriyor. Sayfanızı binlerce kullanıcı takip edebilir ancak etkileşim oranı düşükse, paylaşımlarınız takipçilerinizin çok azına görünür olacaktır. Etkileşim derken elbette paylaşımlarınıza tıklama, beğenme, yorum yazma ve yeniden paylaşmayı kast ediyorum. Dolayısıyla filtre balonlarını reklamsız bir şekilde aşmanın yolu, takipçilerinize paylaşımlarınızla etkileşime girmesini sağlayacak içerikler bulmak olacaktır.
Yankı Odalarından Nasıl Çıkılır?
Yankı odası, iletişim alanında kökeni çok eskiye dayanan bir kavram. Kişilerin sadece kendi siyasi, sosyal, ekonomik düşüncelerine uygun iletişim kanallarına açık olmasını anlatıyor. Yani bir kişi kendi düşüncelerine uygun gazeteleri alıyor, TV ve radyo kanallarını takip ediyor. Dolayısıyla farklı düşüncelere kapalı, kendi doğrularını besleyen düşüncelere açık bir iletişim içinde ön yargılarını besliyor. Sosyal medyada bunu Twitter’da net bir şekilde görüyoruz. Özellikle siyasi ve ekonomik tartışmaların yapıldığı Twitter’da kullanıcıların büyük bir kısmı sadece kendi düşüncelerine uygun hesapları takip ettikleri için kurumların farklı kesimlere ulaşması zorlaşıyor. Bir süre sonra kurum hesapları da bir yankı odasının içinde kalıyor ve organik erişim oldukça zorlaşıyor. Bunu aşmanın, yankı odalarından çıkmanın en pratik yolu elbette #hashtag’ler, ancak çoğunlukla kurumların kullanmasının sakıncalı olduğu, çatışmacı ve bağlam dışı #hashtag’ler gündem (popüler) olduğu için, bu da sınırlı bir erişim anlamına geliyor.
Sosyal Medyada Erişim ve Etkileşim Nasıl Artar?
Sosyal medya iletişiminin en önemli iki kavramı etkileşim ve erişim. Hemen her sosyal medya sitesinde erişim arttıkça etkileşim, etkileşim arttıkça erişim artıyor. Takipçi sayısı ise yüksek etkileşim ve erişimin doğal bir sonucu. Dolayısıyla odaklanılması gereken takipçi sayısı değil, takipçilerimiz ile ne kadar etkileşime geçtiğimiz olmalı. Etkileşimi arttırmanın yolu elbette nitelikli içeriklerden geçiyor. Bir içeriğin, anlaşılması kolay, tek bir meseleye odaklanmış, sade, bir ihtiyacı karşılayan, bilgilendirici, eğlendirici, merak ve duygu uyandırıcı olması, insan hikâyelerini içermesi onu nitelikli bir içerik yapar. Elbette belirli bir hedef ve hedef kitle düşünülerek oluşturulmuş olması da kurumsal sosyal medya iletişimi için çok önemli. Ancak çoğu zaman nitelikli içerikler de yeterli etkileşimi dolayısıyla erişimi sağlayamıyor. Çünkü paylaşım yaparken dikkat edilmesi gereken diğer önemli bir konu paylaşım yapılan sosyal medya sitesinin algoritmalarının özellikleri.
Bir sonraki yazıda en popüler dört sosyal medya sitesinin, Facebook, Twitter, Instagram ve Linkedin’in algoritmalarının erişimi doğrudan etkileyen özelliklerini anlatacağım..