İnternet ve Sansür
İnternet öncesi dönemde sansür, gazetelerdeki, kitap ve dergilerdeki içeriklerin önceden ya da yayımlandıktan sonra hükümet veya yetkili otoriteler tarafından incelenmesi ve sakıncalı görülen içeriklerin yayından kaldırılması; televizyon ve radyo programlarının içeriğinin önceden onaylanması veya yayından kaldırılması; canlı yayınların sıkı kontrolü ve gerektiğinde canlı yayının kesilmesi; filmlerin ve tiyatro oyunlarının gösterim öncesinde denetlenmesi ve sakıncalı görülen sahnelerin kesilmesi veya gösteriminin yasaklanması şeklinde oluyordu.
İnternet ve sosyal medya teknolojisinin, bilgi ekosistemini radikal olarak dönüştürmesi, internetin toplumun alt-yapısına dönüşmesi ile birlikte sansür daha karmaşık, teknik, geniş çaplı bir hal aldı. Artık sansür, yalnızca belirli içeriklerin engellenmesi ile sınırlı kalmayıp, bilgi akışının tüm yönlerini kontrol etmeyi hedefleyen yöntemlerle uygulanıyor. Filtreler ve engellemeler ile, belirli web sitelerine, web sayfalarına, sosyal medya mesajlarına ve genel olarak internet hizmetlerine erişim engellenebiliyor. Hemen her ülkede kullanılan bu yöntemin en gelişmiş örneği, Çin’in, DPI1 teknolojisini kullanarak oluşturduğu,“Büyük Güvenlik Duvarı” (Great Firewall) oldu. Çin bu uygulama ile belirli web sitelerini, sosyal medya platformlarını ve içerikleri sürekli olarak engelliyor ve internet trafiğini gözetim altında tutuyor.
Sosyal medya platformlarında belirli anahtar kelimelerin izlenmesi ve bu anahtar kelimeleri içeren içeriklerin otomatik olarak kaldırılması, ya da yargı kararı ile bazı içeriklerin erişiminin kısıtlanması, dijital sansürün sık gördüğümüz yöntemleri. İran’da belirli siyasi veya dini terimler kullanıldığında içeriklerin otomatik olarak sansürlenmesi bu yönteme tipik bir örnek olarak gösterilebilir. Seçim dönemlerinde ya da protestoların arttığı dönemlerde internet hızının düşürülmesi (throttling) veya tamamen internetin kesilmesi; Netflix vb. dijital platformlarda özellikle cinsellik ve LGBTi temalı belirli içeriklerin bölgesel kısıtlamalarla sansürlenmesi; Signal, Telegram, ByLock vb. mesajlaşma uygulamalarının hükümet tarafından “terörist faaliyetlerle” bağlantılı olduğu iddiasıyla engellenmesi, HTTPS sertifikalarının hükümetler tarafından iptal edilmesi veya zorunlu kılınması; sosyal mecralarda kimlik doğrulama zorunluluğu ile anonimliğin zayıflatılarak otosansürün teşvik edilmesi; sosyal medya platformlarının çeşitli kriterlere göre sakıncalı buldukları birtakım içeriklerini silmek yerine erişimi sıfırlayarak, hiçbir kullanıcının görmediği bir şekilde muhafaza ettiği “gizli susturma” (shadowbanning) gibi çok sayıda teknik ve sofistike sansür yöntemi gelişti. Kısacası, çevrimiçi dünyanın bilgi bolluğu ya da bilgi düzensizliği sansür mekanizmalarının otomasyonunu gerektirdi. Buna, algoritmik sansür diyoruz.
Bu yazı, Free Web Turkey‘in, yapay zekanın sivil toplum ve medyaya etkisinin ele alındığı ‘Yapay Temas’ isimli yazı dizisi kapsamında yazılmıştır. Yazının tamamını okumak için lütfen tıklayın.