Bad Taste

yazan: Özgür Kurtuluş

Peter Jackson 1983 yılında, elindeki iki üç sayfalık senaryo ile ilk uzun metrajlı filmini çekmeye karar verdiğinde, ne kadar zorlu bir yolculuğa çıktığını herhalde tahmin edemezdi.. Yerel bir gazetede muhabirlik yaparak kazandığı parayla, dört sene boyunca her hafta sonu bölük pörçük çektiği sahneleri birleştirdiğinde henüz filmin yarısı bile tamamlanmamıştı. Yeni Zellanda Film Komisyonu’na ilettiği yardım talebi kabul edilince iki üç ay gibi kısa bir zamanda filmini tamamladı ve 1988’de film gösterime girdi.

Bad_taste-01

Bad Taste, 1960’ların son yıllarında George A. Romero’nun Night of the Living Dead filmiyle başlattığı splatter filmlerinin takipçisi sayılabilir. Ama Jackson kendisiyle yapılan her söyleşide en çok etkilendiği yönetmenlerden birinin, gore sahneleri komedi unsuru olarak kullanan, en vahşi sahneleri bile tüm ayrıntılarıyla göstermekten çekinmeyen Sam Raimi (Evil Dead 1-2, Army of Darkness)) olduğunu itiraf ediyor. Zaten Jackson filminde kanı ve vahşeti irkiltmekten çok güldürmek için kullandığını filmlerinin ilk sahnelerinden itibaren açıkça belli oluyor.

John Waters’ın 1970’de çektiği Mondo Trasho’dan beri belki pek az filmin adı, konusuyla bu kadar örtüşmüştür. Bad Taste (Midesizler) küçük bir sahil kasabası olan Kaihoro valisinin Uzay Savunma ve İstihbarat Servis’ini (Astro Intelligence and Defence Service, A.I.D.S.) telefonla arayarak şehirlerinin uzaylılar tarafından işgal edildiğini haber vermesiyle başlıyor. Uzaylılar galaksiler arası bir fast food lokantasının menüsüne insan kanıyla yapılan yeni bir yemek eklemek için dünyaya gelmişlerdir. Dünyayı bu istenmeyen misafirlerden korumakla görevli A.I.D.S.’in pek de normal görünmeyen yarı robot başkanı, en güvendiği elemanlarını, (The Boys) kasabayı ve elbette bütün dünyayı, insan görünce ağızlarının suyu akan bu uzaylı mahlukatlardan kurtarmakla görevlendirir. Derek (Peter Jackson) ve Barry (Pete O’Herne) kasabaya, grubun diğer üyelerinden önce gelerek bilimsel (!!!) araştırmalar yapmaya başlarlar. Takımın silahlı gücü Frank (Mike Minett) ve Ozzie (Terry Potter) ise cephaneleri ile birlikte yola koyulmuşlardır. Kasaba da hiç insan kalmamıştır. Uzaylılar talihsiz kasaba halkının bedenlerini ödünç almışlar, ellerinde sopa ve baltalarla yarı zombi triplerinde ortalıkta dolaşmaktadırlar. Talihsiz bir peder (Craig Smith) ise o gün yardım toplamak için kasabaya gelir ve kendini bu garip ve bol kanlı maceranın içinde bulur. Kopan kafalar ve kolların havalarda uçtuğu, kanın su gibi aktığı gore sahneler boyunca kahramanlarımız uzaylıları tek tek haklar ve başkanları Lord Crumb’u geldiği yere, yani uzayın derinliklerine geri göndermeyi başarır. Ancak yanlışlık eseri Crumb ile birlikte uzay gemisinde (koca bir malikane) kalan Derek elektrikli testeresiyle ve oldukça fantastik bir methodla (Derek elinde testere Lord Crumb’un kafasından girip, bütün vücudunu içten katettikten sonra kıçından çıkar; yeniden doğar!) macerayı sonlandırır.

Bad_taste-02

Filmdeki iki ana karakter, Derek ve Lord Crumb’un sağ kolu Robert, Peter Jackson tarafından canlandırılmış. Diğer tüm kadro Jackson’ın eski okul ve iş arkadaşlarından oluşuyor. Lord Crumb ise Jackson’ın eline kamerayı veren kişi, yani babası tarafından seslendirilmiş. Oldukça kısıtlı imkanlarla çevrilen filmde kullanılan figuranların azlığı oldukça sorun yarattır. Filmin daha ilk sahnesinde kafası 44’lük bir magnum (filmde kullanılan tek gerçek silah) ile parçalanan Ken Hammon film boyunca 23 kez daha ölmek zorunda kalır.

Elbette inanılmayacak kadar düşük bir bütçeyle otomobillerin patladığı, evlerin uzay gemisi olup uçtuğu, kafaların parçalandığı bir film çekmek kolay değildi. Üstelik Jackson yapımcılık, yönetmenlik, senaristlik, oyunculuk gibi her biri ayrı maharetler gerektiren tüm görevleri kendi üstlenmek durumunda kalmıştır. Bu da yetmezmiş gibi özel efektleri de annesinin yardımıyla kendi yaratır. İmkansızlıkların yaratıcılığı körüklediği yollu inanışı haklı çıkarırcasına, filmdeki silahları kartondan ve alüminyum borulardan imal eder ve kanlı sahneler için bol bol boya, jöle ve hayvan iç organları kullanır. Amatör oyuncularını (ve tabi kendisini de) yönetmek için büyük çaba harcar. Oyunculuğun sırıtmaması için dialogları bir kaç cümleyle sınırlandırarak, aksiyona önem verir. Zaman zaman kameranın nerede olduğunu unutup kendilerini şuursuzca oradan oraya atan figüranlar, ölürken de orjinal hareketler sergilerler. Fakat Jackson tüm bu olumsuzlukları bir komedi unsuru olarak kullanarak işin içinden çıkmasını bilir.

Bad_taste-03

Başka bir filmde göze batabilecek zayıf kamera kullanımı ve kurgu zaafları, Bad Taste ‘de kötü oyunculukla birleşerek filmin bir kült olmasını sağladı. Çekim süresinin oldukça uzun olması, hiç akla gelmeyecek problemler de yarattı. Örneğin film bir gün içinde geçtiğinden, oyuncular dört sene boyunca saç ve sakal modellerini değiştiremediler. Filmin ilk sahnesinde bir uzaylıyı öldüren Pete O’Herne, çekimden sonra sakalını kesmeyi düşünürken, bu planını dört sene sonraya ertelemek durumunda kaldı.

Jackson’ın savaşçıları bilim kurgu filmelerinde sıkça görmeye alıştığımız dünyayı kurtaran kahraman tipleriyle pek de örtüşmeyen karakterler. Grubun lideri Frank hariç, diğerleri doğru düzgün düşünemeyen, ne yaptıklarının farkında olmadan ortalığa ateş ederek, oradan oraya koşuşturan işbilmezler. Özellikle Rambo’nun aptalı (!) olarak tarif edebileceğim Ozzy tam bir silah delisi. Derek ise filmin en renkli karakteri. Uzaylıların lideri Lord Crumb’un sağ kolu olan Robert (Peter Jackson) tarafından bir uçurumdan aşağı atıldıktan sonra, kafası bir muz kabuğu gibi (ya da karpuz mu demeliyim?) açılıyor ve film boyunca beyninin yere düşen parçalarını toplayarak kafatasını bir bütün olarak muhafaza etmeye çabalıyor. Çok sevdiği elektrikli testeresi ile Crumb’un içini boşaltana kadar da huzura eremiyor. Uzaylılar ise başka bir alem. Bu dünyanın dışından gelmekten başka hiç bir orjinal özelliği olmayan düşmanlarımız, ne yüksek teknoloji silahlara ne de süper güçlere sahipler. Ellerinden silahları alınınca bir çocuk kadar savunmasız kalan bu zavallı yaratıklar, Romero filmlerindeki zombileri anımsatan ağır aksak hareketleriyle başlı başına bir komedi unsuru olarak kullanılıyor. Başkanları Crumb hariç kendi başlarına karar verme yetisine de sahip olmayan bu mahlukatların en iyi becerdikleri şeyse ölmek oluyor. Liderleri Lord Crumb ise filmdeki en aklı başında karakter diyebiliriz. Dünyayı “boktan bir gezegen” olarak tanımlayan ve insanların onu korumak için bu kadar çaba göstermesine bir türlü anlam veremeyen Crumb’un tek amacı temsilcisi olduğu galaksiler arası fast food restoranı, ‘Crumbs Crunchy Delights’ı, insan kanıyla lezzetlendirdiği hamburgerlerle zengin etmek. Bunun için adamlarıyla birlikte toplayabildikleri kadar insan parçasını karton kutularına dolduruyorlar. Filmdeki bir başka kötü karakter ise yine Jackson’un kendi canlandırdığı Robert. The Boys tarafından ilk yakalanan uzaylı ya da kahramanlarımızın deyimiyle ‘bastard’ (piç) olan Robert, Derek’in yaptığı bilimsel deneylere (ayak tabanına çivi çakmak gibi) maruz kaldıktan sonra, Barry tarafından bir bıçakla boğazından duvara çivilenene kadar arsızca dehşet saçıyor. Filmdeki tek kurban, olayların farkına varana kadar tek derdi kilise için yardım toplamak olan peder Giles, uzaylılar tarafından yakalandıktan sonra, film boyunca, içinde envari çeşit sebze bulunan su dolu bir kazanın içinde ağzında bir elma ile kurtarılmayı bekliyor. Bad Taste içinde hiç kadın karakter olmayan bir film. Sanıyorum Jackson bu mide kaldıran filmde gönüllü oynayacak bir kadın bulamadı.

Bad_taste-06

Düşük bütçesine rağmen, özel efektlerin filmde üzerine düşeni yaptığını söylenebilir. Özellikle uzaylıların insan suretinden gerçek şekillerine dönüştüğü ve Lord Crumb’un testere ile öldürüldüğü sahneler şok edici. Uzaylıların kendi kustuklarını yemeleri, bir koyunun hedefini şaşıran bir bazuka mermisiyle parçalanması gibi sahneler ise oldukça eğlendirici!

Bad Taste, oldukça sınırlı olanaklarla çekildiği göz önüne alınırsa, bir ilk film olarak Peter Jackson’ın yeteneğini kanıtlaması açısından iyi bir film sayılabilir. Eğlenmekten ve eğlendirmekten başka bir amacı olmadığı anlaşılan Jackson, abartılı efektleri, detaysız ve basit anlatımı ile istediği sonucu elde etmiş görünüyor. Bugün artık bir gorefest kültü olan film Cannes Film Festivalinde gösterildikten sonra, Uluslararası Paris Fantastik Filmler Festivalinde de en iyi film ödülü kazanmış. Gösterime girdiği sınırlı sayıdaki ülkede de küçük çaplı skandallara yol açmış. Örneğin İngiltere de film afişlerinin sokaklara asılması yasaklanmış, İspanya’da seyircilerden bazıları koltuklara kustuğu için film zamanından önce gösterimden kaldırılmış. İnce bir mizah (!!!) anlayışınız ve sağlam bir mideniz varsa bu kanlı, komik ve saçma filmi ağzınızda kötü bir tadla afiyetle seyredebilirsiniz.

Bad_taste-04

BAD TASTE
Yapımcı-Yönetmen : Peter Jackson. Yönetmen Asistanları:Joan Jackson ve Bill Jackson. Yapım Yönetmeni: Tony Hiles. Görüntü Yönetmeni: Peter Jackson, Ken Hammon. Kurgu:Peter Jackson Kamera: Peter Jackson, Ken Hommon Senaryo: Peter Jackson Set Ekibi: Ken Hammon, Pete O’Herne, Terry Pottere, Mike Minnett, Craig Smith, Dean Lawrie, Philip Lamey. Muzik: Michelle Scullion. Şarkılar: The Remnants, Madlight. Ses: Ken Saville, Brent Burge, Kit Rollings, Jamie Selkirk.Oyuncular: Peter Jackson (Derek/Robert) Pete O’Herne (Barry/uzaylı), Mike Minett, (Frank/uzaylı), Terry Potter (Ozzy/uzaylı), Craig Smith (Giles/uzaylı), Doug Wren (Crumb), Peter Vere-Jones (Crumb’ın sesi), Ken Hammon, Michael Gooch, Peter Gooch, Shane Yarrall, Laurie Yarrall, Dean Lawrie, Costas Botes, Bob Haliburton, Clive Haywood, John Nelson, Steven Smith, Matt Noonan, Ray Battersby, Mike Appleby, Peter Apppleby, Robert Johnston, Philip Lamey, Mark Lamey, Grant Taylor, Dean Taylor, Dave Hamilton, Tony Hiles, Kerry Underhill, Garry Brown, Peter Henderson, Robin Griggs, Graham Butcher, Andrew McKay, John McTavish, Graham Nesbitt, John Logan Jnr, Cameron Chittock, Mike Kane, Scott Bradshaww, Giles Forrest, Carol Taylor, Kim Taylor, Jock Fyfe, John Ruby, Robin Watene, Mark Jackson, Janine Riely, Margaret Byford (uzaylılar).

Kış 2001, Geceyarısı Sineması Dergisi

İlgili Yazılar

2 yorumlar

irem 11 Aralık 2011 - 12:15

bu şey manyak ötesi.ama en baştaki daha piskopatça.nedeni sayfayı açıyorsun birden bire önüne küfür eden gözleri içine girmiş,omuzu çıkmış çenesi aşağı doğru inmiş,insan mı yaratık mı olduğu belli olmayan bir şey.

Yanıtla
AOE 11 Aralık 2011 - 12:15

Lord Of The Rings'e giden yolun başındaki film. İmkansızlıklar içinde kullanığı yaratıcılığı çok az yönetmene nasip olabilecek kapıların açılmasını sağladı kendisine.

not: link için teşekküler.

Yanıtla

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.