“Bedenimi Kaybettim” (J’ai perdu mon corps), 2019 yapımı bir Fransız animasyon filmi. Guillaume Laurant tarafından yazılan “Mutlu El” (Happy Hand) adlı romandan uyarlanan filmin. yönetmenliğini ve senaristliğini Jérémy Clapin yapmış.
“Bedenimi Kaybettim” tam anlamıyla yetişkinliklere yönelik bir animasyon filmi. Dram, aşk, macera ve korku unsurlarını başarılı bir şekilde harmanlayan filmde, karmaşık temalar ve derinlikli karakterler, gerçekçi ve fantastik unsurlarla birlikte sunuluyor. Hayatın acımasızlığının ve kırılganlığının yanı sıra aşk, özlem ve kimlik arayışı gibi evrensel temalar, duygusal ve çarpıcı bir şekilde ele alınıyor.
Film, iki paralel hikaye akışı üzerine kurulu. Bir yandan Moritanya’dan Fransa’ya göç etmiş bir ailede büyüyen genç pizza dağıtıcısı Naoufel’in hayatını izlerken, diğer yandan bir laboratuvardan kaçan Naoufel’in kesilmiş elinin, Paris sokaklarında Naoufel’i ararken yaşadıklarını görürüz.
Naoufel, çoğu zaman olduğu gibi geç kaldığı bir pizza teslimatında, Gabrielle adlı bir kütüphaneciye aşık oluyor. Ancak duygularını ifade etmek yerine Onu takip ediyor ve hayatına girmek için çeşitli yollar deniyor. Bu arada Naoufel’in anne babasını genç yaşta kaybettiğini ve Ona pek iyi davranmayan amcasının ve kuzeninin yanına Paris’e gönderildini öğreniyoruz. Kayıp ve acı dolu geçmişine tutunmaya çalışan Naoufel için Gabrielle, içindeki sevgi boşluğunu doldurmak için ona umut veren bir kıvılcım gibi.
Öte yandan bir laboratuvardan kaçan kesik bir elin hikayesini izlemeye başlıyoruz. Naoufel’ın hikayesi ne kadar duygu yoğunsa, elin hikayesi bir o kadar macera ve gerilim dolu. Bununla birlikte kopmuş el hikayesi ürkütücü olmaktan çok dokunaklı bir yolculuk. El sahibini bulduğunda her şeyin yoluna gireceğini hissediyoruz. Kopmuş el hikayesi, travma ve iyileşmeye dair farklı bir bakış açısı getiriyor. Ölüm var, kan var, amputasyon var ama asla iğrendirmiyor. Bilakis, “”el”i, Naoufel’den daha fazla benimsiyoruz.
Yönetmen Jérémy Clapin, filmin görsel dilini oluştururken, “keşfedilmemiş bir dünyayı göstermek” için kesik elin perspektifinden, sıradan günlük hayatın büyük ve karmaşık gösterildiği birçok sahne tasarlamış. Bu sahneler, izleyicilere günlük yaşamın sıradan detaylarını yenilikçi bir bakış açısından sunuyor. Paris’in sokakları ve binalarının detaylı bir şekilde çizildiği, atmosferik ve ayrıntılı bir şehir manzarası izleyicinin hemen içine çekildiği bir dünya yaratıyor.
Filmin yapımcısı, “Şarküteri” (Delicatessen), “Kayıp Çocuklar Şehri (La Cité des Enfants Perdus), Amélie gibi filmlerinden tanıdığımız ünlü Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet. Filmin uyarlandığı kitabın yazarı ve aynı zamanda ortak-senaristi Guillaume Laurant’ı ise yine Amélie filminin senaristi olarak tanıyoruz. Jeunet ve Laurant’ın, ortak çalışmalarındaki gerçeküstü öğeler ve derinlikli karakterlerle bütünleşen çarpıcı hikaye anlatım tarzını, “Bedenimi Kaybettim’de de sürdürdüklerini görüyoruz. Ürkütücü ama aynı zamanda garip olaylar, tekinsiz tuhaf karakterler, detayların öne çıktığı muhteşem bir sanat yönetimi filmi sıradanlıktan uzaklaştırıyor. Filmin Dan Levy tarafından hazırlanan müzikleri de filmi tamamlayan ve hikayenin duygusal derinliklerini ortaya çıkaran bir başka katman. Müzik, film boyunca duygusal tonları belirliyor ve Naoufel’in hayatındaki olayların anlamını ve önemini vurguluyor.
Bedenimi Kaybettim,, çeşitli film festivallerinde ödüller kazandı, ancak en önemlisi 2019 Cannes Film Festivali’nde Nesnelerin Dünyası ödülünü kazanması. Çünkü bu ödülü kazanan ilk animasyon filmi oldu. 2020’de En İyi Animasyon Filmi dalında Akademi Ödülü’ne aday gösterildi.
Her şeyi bir arada düşündüğümüzde, “Bedenimi Kaybettim” sinemanın sınırlarını zorlayan, düşündürücü ve duygusal bir film olduğunu söyleyebilirim. Farklı ve orijinal anlatı yapısı, çarpıcı görseller ve karmaşık duygusal temalarla dolu, animasyon seven yetişkinlerin atlamaması gereken bir film. Netflix’de izleyebilirsiniz.