Son birkaç yıldır yapay zeka teknolojisi, küresel düzeyde en tartışmalı konularından biri haline geldi. Gün geçtikçe daha fazla alanda kullanılmaya başlanan bu teknoloji, insanlık için büyük fırsatlar sunarken, ciddi endişelere de sebep oluyor. Örneğin, yapay zekanın sağlık, finans ve ulaşım gibi sektörlerde verimliliği artırma potansiyeli büyük bir heyecanla karşılanırken, istihdam üzerindeki olumsuz etkileri, yapay zeka önyargısının doğurabileceği ayrımcılık ve hak ihlalleri, kişisel veri gizliliği, gözetim, sentetik içerikler ile dezenformasyon gibi sorunlar da gündeme geliyor. Özellikle büyük teknoloji şirketlerinin bu alandaki hakimiyeti, teknolojinin toplum üzerindeki etkilerini ve iktidar ilişkilerini yeniden düşünmeyi zorunlu kılıyor. Bu bağlamda, Daron Acemoğlu* ve Simon Johnson’ın** birlikte kaleme aldıkları “İktidar ve Teknoloji” kitabı, teknolojinin tarihsel süreçte nasıl kontrol edildiğini ve bu kontrolün toplumsal eşitsizliklere nasıl yol açtığını birçok tarihsel örnek ile inceleyerek, gelecekte daha demokratik ve eşitlikçi bir teknolojik düzenin nasıl kurulabileceği üzerine bir ‘vizyon’ sunuyor.
Kitap, genel olarak, teknolojinin tarih boyunca çoğu zaman gücü elinde bulunduranlar tarafından kontrol edildiğini ve bu durumun her zaman toplumun yararına olmadığını vurguluyor. Orta Çağ’dan sanayi devrimine kadar olan dönemde teknolojik gelişmelerin çoğunlukla kilise ve elitler tarafından nasıl kullanıldığını ve geniş kitlelerin bu süreçte nasıl mağdur edildiğini tarihsel örneklerle anlatıyor. II. Dünya Savaşı sonrası dönemde sosyal demokratik rejimlerin ve Keynesyen ekonomilerin etkisiyle teknolojinin daha geniş kitlelere fayda sağladığı bir dönem yaşandığını, ancak 1970’lerden itibaren neoliberal politikaların bu durumu tersine çevirdiğini belirtiliyor. Kitap, özellikle son 50 yılda teknolojinin toplumsal fayda yerine gözetim ve otomasyon yoluyla topluma zarar verdiğini savunuyor.
Daron Acemoğlu ve Simon Johnson kitapta savundukları tezleri bir çok tarihsel olay ve hikaye ile güçlendiriyor. Alan Turing’in İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman şifrelerini çözme çalışmaları ve kriptoanaliz alanındaki katkıları ile savaşın sonucunu nasıl etkilediği;
teknoloji devleri Apple, Google, Facebook ve Amazon gibi şirketlerin güçlerini nasıl inşa ettikleri ve teknoloji dünyasını nasıl şekillendirdikleri; Çin’in yapay zeka, siber güvenlik ve sosyal izleme alanındaki uygulamaları ile iktidar dinamiklerini nasıl değiştirdiği gibi örnekler teknolojinin iktidar sahipleri tarafından kullanım amaçları ve toplumu nasıl dönüştürdüğüne yönelik kitaptaki tezleri destekliyor.
Acemoğlu ve Johnson, teknolojinin demokratikleşmesi için günümüzde atılması gereken adımların aciliyetine dikkat çekiyor. Yazarlar, teknolojinin daha demokratik bir şekilde yönlendirilmesi için üç temel strateji öneriyor: anlatıyı değiştirmek, karşıt güçleri güçlendirmek, politika çözümleri uygulamak.
Anlatıyı değiştirmek ile, teknolojinin ilerleme ile eş anlamlı olduğu yanılgısını ortadan kaldırarak, daha kapsayıcı bir teknoloji anlayışını teşvik etmek kastediliyor. Karşı güçleri güçlendirmek ise Sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve aktivist gruplar gibi karşı güçleri destekleyerek, teknolojinin toplumsal fayda sağlamak üzere yönlendirilmesini sağlamakla ilgili. Son olarak politika çözümleri geliştirmek, dijital reklam vergisi, veri sahipliği hakları ve işçi haklarını koruyan düzenlemeler gibi politika önerileri ile teknolojinin kullanımını düzenlemek kastediliyor.
Genel olarak, “İktidar ve Teknoloji” teknoloji ve iktidar ilişkisini anlamak isteyenler için derinlemesine bir inceleme sunan, hem akademik hem de toplumsal açıdan önemli bir eser. Kitap, teknolojinin gelecekte daha demokratik ve eşitlikçi bir şekilde kullanılabilmesi için neler yapılabileceğine dair bir tartışma açmayı hedefliyor.
* Daron Acemoğlu, Massachusetts Institute of Technology (MIT) ekonomi profesörü ve refah, yoksulluk, teknolojinin ekonomik büyüme üzerindeki etkileri gibi konularda kapsamlı araştırmalar yapıyor.
**Simon Johnson MIT Sloan School’da profesör ve dünya ekonomik krizleri ve iyileşme süreçleri üzerine çalışmalar yapıyor.