Paranormal Activity (2007), daha önce hiç sinema deneyimi olmayan Oral Peli’nin ilk yönetmenlik denemesi. Hayaletlerden korkan Peli uykudayken evde neler olup bittiğini merak etmiş ve evini kameralarla donatmış. Daha sonra bundan iyi bir film çıkar diyerek işe koyulmuş. Uzun bir süre evinin dekorasyonunu değiştirmekle uğraştıktan sonra yedi gün içinde senaryosuz bir şekilde arkadaşlarıyla birlikte bu filmi çekmiş.
Paranormal Activity (doğaüstü olaylar diye çevrilebilir) konusundan çok yapım hikâyesi ve pazarlamasıyla konuşulan bir korku filmi. Blair Cadısı (Blair Witch Project) ile popülerleşen el kamerası, ucuz ve doğal efektler ve tanınmayan oyuncular ile gerçeklik hissini artırma stratejisinin yeni bir örneği var karşımızda. İki yıl önce bağımsız bir yapım olarak çekilen ve gösterim imkanı bulamayan film dönüp dolaşıp Dreamworks’ün (Steven Spielberg) önüne gelmiş. Spielberg filmi seyretmiş, beğenmiş ve satın almış. Bu süre içinde birkaç sinema salonunda özel gösterimler düzenlenmiş, filmin tekrar çekilmesi düşünülmüş, bazı sahneler eklenmiş, çıkartılmış. Ancak bu iki sene içinde yapılan daha önemli bir şey film hakkında internet üzerinden büyük bir beklenti ve gizem yaratılmış olması. İnternetin yaygınlaşmasıyla artık sıkça kullanılan virütik pazarlama (viral marketing) ve kulaktan kulağa (word of mouth) yöntemleriyle, filmi bir şehir efsanesi haline getirmek için uğraşılmış. Filmi izleyen az sayıda “şanslı kişi”, bu süre boyunca sinema sitelerinde, bloglarda ve video paylaşım sitelerinde “hayatlarında seyrettikleri en korkunç deneyimi” anlata anlata bitirememişler. Ve nihayet film Amerika’da gösterime girdiğinde ilk üç hafta sonucunda yüz milyon doları aşan bir gişeyle tüm emeklerin karşılığını vermiş. On beş bin dolara mal olduğu söylenen bir film için büyük, çok büyük bir ticari başarı.
Biraz Şeytan (Exorcist, 1973), biraz Kötü Ruh (Poltergeist, 1982) ve bolca Blair Cadısı (The Blair Witch Project, 1999) olarak özetlenebilir Paranormal Activity. Daha filmin hemen başında filmdeki ana karakterlerin, Micah and Katie’in ailelerine ve San Diego polisine, yapılan işbirliğinden ötürü teşekkür edilmesi tıpkı Blair Cadısı’nda olduğu gibi birazdan seyredeceğimiz görüntülerin kurgu değil “gerçekten gerçek” olduğuna inandırma çabasının ilk emaresi. Film, Micah ve Katie adlı iki sevgilinin yaşadıkları evde kötü ruhlar tarafından özellikle gece uykudayken rahatsız edilmesini anlatıyor. Micah evde neler olup bittiğini anlamak için bir kamera satın alıyor ve evde geçirdikleri zamanın büyük bölümü kayda alıyor. Özellikle çiftin uyuduğu zaman dilimi içinde kameranın kaydettiği ses ve görüntüler başlıca gerilim unsurunu oluşturuyor. Filmin neredeyse yarısını kapsayan gece çekimleri seyirciye “siz uyurken evde neler olup bitiyor hiç düşündünüz mü?” mesajını pompalıyor ki filmdeki en önemli gerilim unsuru da işte bu.
Açıkcası internette yazılanları okuyunca filmle ilgili büyük bir beklenti oluşuyor ancak filmin bu beklentiyi karşılamaktan uzak olduğunu söylemeliyim. Yaklaşık doksan dakikalık filmde son on dakikaya kadar neredeyse hiçbir şey olmuyor. Ancak filmin fragmanında yer alan ön gösterim sırasında korkudan koltuğundan fırlayan izletyici görüntüleri, film hakkında duyduklarınızın ve okuduklarınızın etkisiyle sürekli bir gerilim içindesiniz. “Ha oldu ha olacak” şeklinde bir ruh hali içinde film kendini seyrettiriyor. Üstelik filmin hiçbir bölümünde şaşırmamanız ve nelerin olabileceğini ve filmin nasıl biteceğini kolaylıkla tahmin edebilmenize rağmen. Filmde yeni hiçbir şey yok. Korku filmlerinde yıllardan beri yapılagelenin amatör kamerayla yinelenmesinde orjinal olan bir şey yok.
Paranormal Activity korku filmi meraklıları ve korku filmlerinden (ve büyükannelerinin anlattığı hikayelerden) gerçekten korkanlar ve üç harflilere inananlar için ilginç bir deneyim olabilir. Özellikle de evde ışıklar kapalı yüksek sesle izlenildiğinde bir hatta birkaç geceyi tedirgin geçirmenize sebep olabilir. Çünkü film birçok insanı evde yalnız kaldığında tırstıran “evde biri mi var” hissi üzerine kurulu. Ancak eleştirilerde abartılan kadar “korkunç” bir film olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki bir korku filmini iyi yapan onun korkunçluğu da değildir. Karakterlerin hissettiği korku, psikolojik dalgalanmalar ve bunu izleyici geçirebilmesi, izleyicinin kendi korkularıyla, karakterlerin korkuları arasında ilişki kurabilmesi kısaca özdeşleşebilmesi iyi korku filmlerinin temel özelliğidir. Bu da ancak iyi bir dramatik kurgu ve oyunculukla mümkün. Amatör oyuncularının doğallığı ya da doğallık çabası Paranormal Activity’i bu anlamda vasatın üzerine çıkaramıyor. Açıkcası insan film boyunca karakterlerin neden evden çıkıp gitmediklerini ve onca gerilimli an yaşarlarken neden sürekli kamerayı taşıdıklarını sormaktan kendini alamıyor. Blair Cadısı bu tür problemleri kolaylıkla aşmış bir filmdi.
Amatör kamera ile çekilen filmlere baktığımızda Yaratık (Gwoemul, 2005), Canavar (Cloverfield, 2007), Ölüm Çığlığı (Rec, 2007) ve tabi ki öncülleri Blair Cadısı ile birlikte bu tür yapımların en iyileri olarak görülebilir. Güney Kore yapımı Yaratık ve TV dizileriyle adını duyuran J.J. Abrams’ın Canavar’ı, adları üzerinde yaratık ve canavar filmleriydi. İspanyol yapımı Ölüm Çığlığı ise bir zombi filmiydi ve sadece korkutmakla kalmayıp, gerek kurgusu gerekse karakterleriyle sağlam bir yapım olarak da öne çıkıyordu. Ancak bu filmlerin Paranormal Activity’den bir önemli farkı var. Bu filmler düşük bütçeli yapımlar değildi. Açıkcası Paranormal Activity’nin düşük bütçesi de yapım hikâyesi de beni heyecanlandırmadı. Sonuçta bir film ne kadara mâl olursa olsuz biz seyretmek için yine aynı zamanı harcıyor, aynı parayı ödüyoruz. Öyle değil mi Spielberg?
7 yorumlar
bu film senaryosu kurgulanmamış bu olaylar gerçek. 1999 yılında gerçekleşmiş bi olay izlemesi korkunç olmayabilir ama empati kurunca yusufu çağırırsınız izlemeyenler öyle izlesin (eEMPATİ)
Yaşanmış Bi Olayın Neresı Saçma :S
şahsen başıma böyle birşey gelsin istemem allahh korusun allah kimseye göstermesin birde ben filmi izledim acayip korkunç şeyler var özellikle son gece ve 13. gece 😀
bence gerçek yaşanmış bir olay allah kimsenin başına vermesin x)
bu filmi izlemedim ama fragmanlarını daha demin internette gezinirken gördüm bu filmin görsellerine bakarken bu siteyi buldum.busitedeki yazıları okumadan önce 1dkya yakın bir fragmanında resmen bebek gibi parmağımı emdim.bence bu film çok korkunç.bana şunu anlattılar iki kız evde paranormal activityyi izlerken biri diğerine sarılmış sarıldığı kız resmen kıkır kıkır gülüyormuş.budurum çokkorkunç bn korku filmlerini çok izlerim ama böylesini hiç görmedim blair cadısının fragmanlarını bile izlemedimm paranormal activityin izledim ama filmini izlemeyi düşünmüyorum.bn bi zamanların en orkunç filmini izledim sonra gece yattığımda gözümden yaşlar geliyordu ağlamak istiyordum ağlayamıyordum
şahsen başıma böyle birşey gelsin istemem allahh korusun allah kimseye göstermesin 🙁 x(
film açıkçası bana çok saçma geldi. ne korku ne gerilim bu film çok sıkıcı…
yinede emeğe saygı duymak lazım uyraşmışlar.
saygılar.